12 Eylül Darbesinin 36. Yılında
Darbelere ve Diktalara Yine Hayır Diyoruz
Bilindiği üzere 12 Eylül 1980’de yapılan askeri darbe, IMF ile bağıtlanan 24 Ocak 1980 ekonomi kararlarının ardından yapılan, kapitalizmin neoliberal uygulamalarına geçişi sağlayan, emek ve demokrasi karşıtı faşist bir darbe idi.
Aradan geçen 36 yılda Türkiye’nin kamu idari yapısı, planlama, sanayileşme, kalkınma paradigması ve mühendislik uygulamaları yerle bir edilmiştir. Serbestleştirme ve özelleştirmelerle sanayisizleştirme ve tarımın tasfiyesi egemen olmuştur. Esnek/güvencesiz, taşeron çalışma biçimleri ile sendikasızlaştırma emekçileri kuşatmıştır. Kamu idari yapısı, eğitim, sağlık, kent-imar vd. alanlarda gerçekleştirilen neoliberal dönüşümler, sömürü-rant ilişkilerini yerli, yandaş ve yabancı sermaye güçleri lehine derinleştirmiştir. Keza demokrasi ve laiklik ayaklar altına alınmıştır. Antidemokratik düzenleme ve uygulamalar, her gün bir yenisine tanık olduğumuz üzere, bugünkü iktidar tarafından öncekilerini aşan bir tarzda uygulanmaktadır. Meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve toplumsal muhalefete yönelik baskı politikaları 12 Eylül’ün devamı ve tepe noktası niteliğindedir.
12 Eylül 2010 anayasa referandumu ve 2011 yılında çıkarılan çok Kanun Hükmündeki Kararnamelerle gücünü pekiştiren iktidar, bugün de darbe fırsatçılığıyla KHK düzenlemelerini devreye sokmuştur. Bir 12 Eylül uygulaması olan ve temsili parlamenter sistemi dışlayan bu uygulama ile 28 bini MEB bünyesinde olan 50 bini aşkın kamu emekçisi ile onlarca akademisyen savunma hakkı tanınmadan ihraç edilmiş; en son 11 bin 285 öğretmenin açığa alınmıştır. Bu uygulamanın diğer kamu kurumlarına da yayılması söz konusudur. “At izi it izine karıştı” vb. söylemlerle meşrulaştırılan uygulamalar, darbe girişimcileri ve yandaşlarını hedeflemeyi aşmış, ülkemizin ilerici, çağdaş, demokrat, kamucu, emekten, halktan, demokrasi ve laiklikten yana aydınlık güçlerini hedefleyen boyutlara ulaşmıştır. Darbecilere darbe indirilirken demokrasiye, laikliğe, liyakatı temsil eden dürüst kamu görevlilerine ve toplumsal muhalefete darbeler vurulmakta, açık bir diktanın yoluna taşlar döşenmektedir.
Hemen herkes görüyor ki, bu gidiş iyi bir gidiş değildir. 12 Eylül’e yeni 12 Eylül’ler eklenmesi, savaş atmosferi ve kamudaki ilerici, demokrat insanların tasfiyesi önümüzdeki dönemde acı sonuçlar üretecektir. Ülkemiz ve halkımız bu karanlık tabloya mahkûm değildir, olmamalıdır. Başka bir Türkiye ve dünya özlemimiz karartılamayacaktır.
12 Eylül darbesinin 36. yılında darbelere ve diktalara yine ve kararlılıkla hayır diyoruz.
Kamusal hizmet ve denetim faaliyetleri yürüten bizler, bilimsel-teknik, mesleki-toplumsal gerekliliklerin kamudan dışlanmasına ve toplumsal muhalefete yönelik saldırılara karşı duracak; eşit, özgür, demokratik, laik, tam bağımsız, barış içinde, sanayileşmiş, kalkınmış bir Türkiye’yi ve bölgeyi savunmaya devam edeceğiz.
Ali Ekber Çakar
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Oda Başkanı