MAKİNA İMALAT SANAYİİNDE MEVCUT DURUM VE SORUNLAR
14.04.2008
Makina imalat sanayi özellikle 1970’lerden sonra sanayi sektörleri içinde önemli bir yere sahip olmaya başlamış, ancak ekonomik krizlerin sonuçları, gümrük birliğine geçiş ve AB’ye entegrasyon süreci önlemleri, sektörün gelişimini büyük çapta etkilemiştir. Türkiye’de uygulanan sanayi politikalarının (ithal ikamesi, ihracat modelinin, gümrük birliğine geçişin, liberal ekonominin uygulamaları) sektör üzerinde doğrudan etkisi olmuştur. Bu etkiler önemli sorunları da beraberinde getirmiş, sektör özellikle 2001 yılı ekonomik krizinden sonra yatırımlarını askıya almıştır. 2003 yılı başından itibaren, ayakta kalan firmaların bir bölümü yeniden yapılanma sürecini başlatmıştır. 2003 yılından 2007 sonuna kadar giderek ara mallarda dışa bağımlı bir makina imalat sanayi gelişmiştir.
Gerçekte makina imalat sanayi ülkemizin sanayi içinde diğer sektörlere göre daha hızlı gelişen, ihracatını sürekli artıran, kapasite kullanımını belirli bir düzeyde tutan ve katma değer göstergelerini önemli ölçüde yükselten bir yapıda olmuştur. Ekonomideki belirsizliklere rağmen üretim 1990-2006 döneminde, alt sektörlere göre önemli ölçüde değişmekle birlikte, ortalama % 7-11 arasında yıllık artış gösterebilmiştir. Kapasite kullanım oranları ortalaması yine aynı dönem için % 72 olmuştur. Makina imalat sanayi 1990-2006 dönemi yıllık ihracat artışı ise % 17,9 olmaktadır. İmalat sanayinin aynı dönemdeki yıllık ihracat artışının % 6,5 olduğu göz önüne alınırsa, sektörün başarılı bir performans gösterdiği söylenebilir.
Aşağıdaki alt bölümlerde sektörün mali yapısı, kurumsal ve finansal gelişimi ile kapasite kullanım oranları ayrıntılı olarak incelenerek, sektördeki işletme büyüklüğü ve yapısı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Böylece öncelikle makina imalat sanayinin mevcut durum analizi yapılacaktır.
3.1. Sektörün Kurumsal ve Finansal Analizi
Makina imalat sanayiinde büyük işletmelerin sayısı görece düşük olup, orta ve küçük işletmeler (KOBİ) sektörün belkemiğini oluşturmaktadır. 1300 işletme için yapılan bir envanter çalışması 2005 yılı bölgesel dağılımın aşağıdaki gibi olduğunu ortaya koymaktadır.
1.300 işletme için yapılan bir envanter çalışması 2005 Yılı için bölgesel dağılımı ortaya koymaktadır.
Bölgeler |
Firmaların % Dağılımı |
|
66 18 11 5 |
Kaynak: MMO Makina İmalat Sektörü Komisyon Envanteri,
Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Envanteri.
Görüldüğü gibi Marmara ve Ege makina imalat sanayi firmalarının önemli bir bölümünün üretim alanı olmaktadır. Bölgenin hammadde temini, kalifiye iş gücü, ulaşım imkanları, pazarlama olanakları ve altyapı yönünden avantajları makina imalatını bu alana çekmektedir. Özellikle organize sanayi bölgelerinde ve küçük sanayi sitelerinde üretim yoğunlaşmaktadır. Ancak son on yılda Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kurulan ve teşvik önlemlerinden yararlandırılan pek çok yörede (Gaziantep, Mersin, Adana, Çorum, Çankırı, Bolu, Konya, Eskişehir vs.) organize sanayi bölgeleri önemli sanayi odakları haline gelmiş, gelişmiş altyapıları, sosyal imkanları, eğitim olanakları ile bölgesel gelişime büyük çapta katkıda bulunmaya başlamıştır. İhracattaki artış oranının bu bölgelerde daha hızlı olduğu ve yatırımlaşma oranının, Batı Anadolu’ya göre daha fazla büyüdüğü görülmektedir.
Sektörde yer alan firmaların kurumsal yapısı ise, aynı envanter çalışması kapsamında belirlenmiş, şirketleşme durumu ortaya konulmuştur (2005).
Firmaların Kurumsal Durumu |
Firmaların % Dağılımı |
|
26 35 39 |
Şirketlerin kurumsal statüsü ne olursa olsun aile şirketi durumunda olan firmalar, tüm firmalar içinde % 87 oranındadır. Çok ortaklı şirketler ise ancak % 13 olmaktadır. Yukarıdaki tablo, halen sektör içinde kurumsal yapının geleneksel biçimini koruduğunu, dışa açılma (çok ortaklı, sermaye şirketi ve borsaya kote edilmiş) sürecinin ağır geliştiğini göstermektedir. Sermaye kanunundaki düzenlemeler, vergi yasalarının değişmesi, AB uyum yasalarının çıkarılması ve yabancı sermaye ortaklıkları vs. yapılaşmalar sektörün kurumsal değişimini sağlayamamıştır.
Yapılan araştırma, toplam içinde yabancı sermaye ortaklığı kuran ve/veya yabancı sermayeli kuruluş statüsüne giren şirket sayısının % 7 olduğunu ortaya koymaktadır. Yabancı sermayeye ortaklığı olan ve sermaye şirketi niteliğini kazanan şirketlerin % 74’ü Marmara ve Eğe bölgelerinde yer almaktadır. Bu bölgelerde yapısal değişim daha hızlı ve kalıcı olmuş, yeniden yapılanan veya başlangıçta kurumsal niteliğini rekabete açık, güçlü bir finansman yapısı ile oluşturan şirketler 2001 yılı krizini, ihracata açılarak veya yapılarını yine oluşumlara adapte ederek atlatmışlardır. Nitekim krizden en az etkilenen ve büyük çapta yara almadan çıkan firmalar da bu şirketler olmaktadır. Buna rağmen KOBİ niteliğindeki pek çok firma 2001 krizinden sonra yeniden yapılanma sürecine girmiş ve sermaye yapısını (kurumsal yapısı ile birlikte) hızla değiştirebilmiştir. Ancak özellikle girdiler yönünden bu firmalar 2003-2007 döneminde ithalata bağımlı hale gelmişlerdir.
Sektördeki firmaların sermaye-finansman yapısı ele alındığında aşağıdaki tablo görülmektedir.
Şirket Ödenmiş Sermaye (YTL) |
Firmaların % Dağılımı |
|
40 33 20 7 |
Kaynak: (1) KOBİ Araştırmaları, 2005
(2) MMO MİS Sektör Araştırması, 2005
(3) Orta Anadolu İhacatçı Birlikleri, 2005
Buradan görülmektedir ki 500 bin YTL’ye kadar ödenmiş sermayesi olan şirketler toplamın % 73’ünü oluşturmaktadır. Sermayenin büyümesi özellikle son on yıllık gelişmenin ürünüdür. İhracatın artması zorunlu olarak kurumsal yapıyı da etkilemekte, şirketler “geleneksel firmayı” korumakta zorlanmaktadırlar. Sermaye şirketlerine geçişle birlikte sermaye artışı yapılmakta ve finansal yapı krize ve rekabete karşı güçlendirilmektedir. Özellikle KOBİ niteliğindeki şirketler yatırım ve işletme kredisi bulmakta zorlandığından ya da bu kredilerin maliyeti şirketin fon akışını bozduğundan öz kaynak artırılmakta ve finansman ihtiyacı otofinansman ile karşılanmaktadır. Envantere giren şirketlerin % 65’i aşırı zorlanma (zorunlu makina alımı, prefinansman kredisi olma mecburiyeti, hammadde temini için işletme kredisine başvurma) olmadıkça, 2001 krizinden sonra kredi kurumlarına başvurmak istemediklerini belirtmişlerdir. Başvuranlar ise kısa vadeli işletme veya prefinansman kredileri almışlardır. Bu durum sektörü aşırı ihtiyatlı bir konuma sokmakta, bir yerde de yatırım yapmasını engellemektedir. Oto finansman olanakları sınırlı olduğundan ve ekonominin sağlıklı bir yapıya kavuşabilmesi ve krizlerden etkilenmemesi için “kredi mekanizması”nın daha etkin ve sanayi yatırımlarına yönelik çalışması zorunludur. Sektör hem işletme dönemindeki finansman sorunlarını, hem de uzun vadeli yatırım planlamasını, kredi maliyetlerinin düşmesi ve işlerlik kazanması ile daha kararlı bir zemine oturtabilecektir. Son üç dört yıllık dönemde büyük şirketlerin yatırımlarını dış kredilere dayandırması ve küçüklerin büyümedeki zafiyetleri sanayinin gelişmesi yönünden yeniden değerlendirilmelidir.
Sektördeki firmaların cirolarına göre sınıflandırılması ise, yapının daha gerçekçi bir analizi için zorunlu olmaktadır.
Firmaların Ciro (Satış) Değeri Dolar* |
Firmaların % Dağılımı |
|
17 40 35 8 |
Kaynak: (1) MMO Sektör Araştırması,
(2) ISO İmalat Sanayi Rekabet Araştırması
Tablodan görüldüğü gibi 1 milyon (830 bin dolar) kadar ciro yapan işletmelerin oranı % 57 olmakta yani bu firmalar KOBİ niteliğini taşımaktadır. Dolayısıyla sektörde üretim yapan şirketlerin yaklaşık üçte ikisi küçük ve orta büyüklükteki firmalardır. Firmaların yalnızca % 8’i 50 milyon YTL (42 milyon USD doları üstü) ve üstünde satış büyüklüğüne sahiptir. Bunlar da uluslararası rekabete açık, büyük sermayeli ve genellikle çok ortaklı şirketlerdir.
Bu yapı gerçekçi bir görüşle analiz edildiğinde, makina imalat sanayi 2005 yılı sonu itibarıyla kurumsal yapı sorunlarını, sermayeye ve finansman problemlerini çözmüş değildir. Henüz küçük ve orta büyüklükteki şirketler sektörde üretim yapmakta ve kriz sonrasında ve AB’ye geçiş sürecinde yeni yapılanmaların sorunlarıyla uğraşmaktadırlar.
3.2. Sektördeki Firmaların Sorunlarına Genel Bakış ve Sabit Sermaye Yatırımları
Makina imalat sanayi sektörü daha önceki bölümlerde de belirtildiği gibi genel olarak KOBİ nitelikli şirketlerden oluşmaktadır. Dolayısıyla öncelikle sorunları imalat sanayi içinde yer alan diğer KOBİ firmalarına benzer sorunlardır. Bu sorunlardan en önemlileri;
Finansal sorunlar ve kredi kullanımında uzun vadeli, düşük maliyetli yaklaşım
Üretimde ölçeğin küçüklüğü ve kapasite kullanımının artırılması
AB’de yürürlükte olan teknik düzenleme ve direktiflerin uygulanmasında zorluklar
Birçok alt sektör için servis ve bakım üniteleri kurma zorunluluğu ve ithal makinalarda bu zorunluk için, Bakanlık denetimlerinin zayıflığı
İmalat sanayinin teknoloji yoğun olma niteliği ve Ar-Ge harcamalarına fon ayrılması gerçeği
Makina imalat sanayiinde maliyet-kalite optimizasyonu yapılması zorunluğu ve ihracatın kalıcılığı için buna uyulması durumu
Sektörde kalifiye iş gücünün yanı sıra, mühendisliğin özellikle makina mühendisliğinin yoğunlaşmasının benimsenmesi ve uygulamalar
Makina imalatında özgün ürün, yüksek katma değerli ürün gerçeği ele alınarak özellikle tasarım ve üretim aşamalarında TÜBİTAK, TTGV destek ve yardımlarının sağlanması, üniversiteler, sektör dernekleri (MİB, İSKİD, POMSAD, İMDER vs. benzeri dernekler). Odalar (Sanayi ve Ticaret Odaları, Meslek Odaları ve Birlikleri) ve Kamu Kuruluşları (TSE, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı gibi) ile işbirliği yapılması gerçeği olmaktadır. Buradaki sorunlar araştırma içinde ilgili bölümde ayrı ayrı ele alınıp işleneceğinden, sadece genel bakış düzeyinde ele alınmış ve başlıcaları yukarıda sıralanmıştır.
Sektörde özellikle önemli bir konu sabit yatırımlar ve yatırım yoğunluğudur. Yatırım yoğunluğu, sabit sermaye yatırımlarının sektörel katma değere oranı olarak tanımlanmıştır. Ancak bu yaratılan katma değerin yatırıma dönüşme göstergesi olarak düşünülmemelidir.
Türkiye imalat sanayiinde 1970 ile 2007 dönemi için sabit sermaye yatırımları; bunlar özel ve kamu kesimine göre toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı ve yatırım yoğunlukları TABLO: 3/1’de ayrı ayrı gösterilmiştir.
İmalat sanayine yapılan sabit yatırımların 1970 yılından 1978 yılına kadar artış eğilimi gösterdiği, 1978 yılından sonra düşüş eğilimi içine giren yatırımların 1990 yılı ile birlikte 2001 yılına kadar genel olarak artış eğilimi verdiğini tablodan izlemek olanaklıdır. 2001 krizi ile birlikte 2002 yılı da dahil yatırımlar düşmektedir. Bu eğilim dış açığın büyüdüğü 2007 yılına kadar sürmektedir. Sabit sermaye yatırımlarının toplam sabit yatırımlara oranı 1990 yılından itibaren % 20’lere yakın bir hızla gitmekte, yatırım yoğunluğu ise dengeli bir biçimde (son iki yıl hariç) % 20’nin biraz üstünde kalmaktadır. Bu tablodan özellikle, 1981 yılına kadar özel sektörle dengeli bir biçimde artan kamunun payının bu yıldan itibaren sürekli düşüş içinde olduğu izlenebilmektedir.
Burada dikkati çeken noktalar aşağıdaki gibi belirlenebilir:
İmalat sanayi sabit sermaye yatırımları son altı yılda düşüş göstermiştir.
Toplam sabit yatırımlar içindeki imalat sabit yatırımları 1970’den itibaren sürekli düşüş göstermiştir. 1975’de % 37,6’ya kadar ulaşan imalat sanayi yatırım oranı 2007 yılında % 14,0’a inmiştir. Bu durum sabit sermaye yatırımlarının başka alanlara kaydığını (inşaat ulaşım, telekomünikasyon vs.) göstermektedir. Makina imalat sanayiinde ise bu pay toplam içinde % 1,6 civarındadır.
Kamu imalat sanayi yatırımlarında % 29,6’ya kadar çıkan yatırım oranı 2007 yılında yalnızca % 3,5 olmuştur. Kamu yatırımları sanayiden tamamen çekilmiştir. Özel sektör ise bir ara toplamdan % 43,5 pay alırken son yıl % 24,0’da kalmıştır. Bu yarıya düşüş, karlılık dolayısıyla sabit yatırımların sanayi dışında yoğunlaştığını göstermektedir.
Yatırım yoğunluğu 1970 yılında % 47,6 iken, 2007 yılında % 14,0’a düşmüştür. Bu durum AB’ye geçiş sürecinde özellikle üzerinde durulması gereken bir tablo ortaya koymaktadır. Makina imalat sanayi son iki yılda aynı bunalımı yaşamakta, yatırım yoğunluğu azalmaktadır.
TABLO: 3/1 İMALAT SANAYİİ SABİT YATIRIMLARI VE YATIRIM YOĞUNLUĞU (%)
(1994 YILI FİYATLARI İLE MİLYAR TL)
Yıl |
İmalat Sektörü Sabit Sermaye Yatırımları |
Toplam Sabit Sermaye Yatırımdaki Payı (%) |
Yatırım Yoğunluğu (%) |
||
Toplam |
Kamu |
Özel |
|||
1970 |
107.392 |
32,7 |
19,8 |
38,8 |
47,6 |
1971 |
106,646 |
35,3 |
22,7 |
40,9 |
43,5 |
1972 |
137,704 |
37,9 |
29,6 |
41,2 |
50,7 |
1973 |
138,824 |
35,0 |
23,8 |
39,5 |
45,6 |
1974 |
151,795 |
36,7 |
21,8 |
43,5 |
46,1 |
1975 |
153,975 |
37,6 |
27,2 |
43,3 |
43,0 |
1976 |
168,945 |
34,1 |
23,3 |
39,8 |
43,3 |
1977 |
173,244 |
32,5 |
21,6 |
38,9 |
41,7 |
1978 |
145,651 |
31,1 |
19,8 |
36,9 |
33,9 |
1979 |
132,543 |
27,0 |
24,1 |
28,7 |
32,9 |
1980 |
126,763 |
28,5 |
26,3 |
30,0 |
32,8 |
1981 |
116,786 |
28,6 |
21,9 |
34,1 |
27,6 |
1982 |
103,388 |
27,3 |
18,9 |
33,6 |
22,9 |
1983 |
93,275 |
22,5 |
15,8 |
32,9 |
19,3 |
1984 |
88,437 |
25,0 |
14,0 |
32,9 |
16,7 |
1985 |
94,267 |
23,1 |
12,6 |
31,9 |
16,9 |
1986 |
93,902 |
22,0 |
9,8 |
31,8 |
15,2 |
1987 |
114,654 |
17,6 |
6,5 |
25,2 |
16,9 |
1988 |
110,983 |
16,1 |
5,9 |
21,4 |
16,1 |
1989 |
103,934 |
14,8 |
4,5 |
19,9 |
14,9 |
1990 |
163,475 |
19,5 |
4,5 |
26,2 |
20,9 |
1991 |
163,275 |
18,9 |
5,0 |
25,3 |
20,4 |
1992 |
165,470 |
18,4 |
5,4 |
24,3 |
19,6 |
1993 |
209,468 |
18,0 |
3,2 |
23,6 |
22,7 |
1994 |
186,701 |
19,6 |
3,1 |
23,8 |
21,9 |
1995 |
219,809 |
22,6 |
5,7 |
26,2 |
22,6 |
1996 |
244,306 |
21,6 |
4,1 |
26,1 |
23,5 |
1997 |
244,492 |
18,2 |
2,5 |
22,9 |
21,1 |
1998 |
235,218 |
18,0 |
2,7 |
23,4 |
20,0 |
1999 |
195,570 |
17,5 |
2,6 |
23,7 |
17,7 |
2000 |
245,177 |
19,4 |
2,8 |
26,7 |
20,8 |
2001 |
148,053 |
17,6 |
4,9 |
23,3 |
13,7 |
2002 |
153.247 |
18,0 |
4,1 |
24,9 |
14,9 |
2003 |
164,700 |
18,5 |
3,8 |
24,5 |
14,7 |
2004 |
172,541 |
17,9 |
3,7 |
25,2 |
14,3 |
2005 |
166,216 |
16,8 |
4,0 |
24,8 |
13,9 |
2006 |
181,625 |
17,2 |
3,9 |
24,5 |
13,8 |
2007* |
170,300 |
16,5 |
3,5 |
24,0 |
14,0 |
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, Ankara 2005
* Son üç yılın çalışmaları MMO MİS Araştırması’nda hesaplanmıştır.
Türkiye imalat sanayiinde katma değer ve sabit yatırımların yıllara göre yıllık artış değerleri (%) 1970–2007 dönemi için TABLO 3/2’de verilmiştir. Böylece her iki değeri kıyaslamak ve yıllara göre gelişimini izlemek mümkün olmaktadır. Katma değer artışlarının bazı yıllarda gerilediğini (eksiye düştüğünü) görmekte yani sanayinin küçülmeye geçtiğini izlemekteyiz. Bu yıllar ekonomik bunalım ve krizlerin olduğu 1979, 1980, 1994, 1999, 2001 yıllarıdır. Bazı yıllarda ise katma değer artışları çok düşük gerçekleşmiştir. 1978, 1988, 1991 ve 1998 yıllarında, yüksek katma değer artışlarının olduğu yılların hemen ardından bu düşüş gelmektedir. Son beş yılda ise % 4,5–6,9 arasında olmuştur.
İmalat sanayi sabit yatırımlarındaki artışlar, gerek katma değer verilerinin artış değerlerine gerekse toplam sabit sermaye yatırımlarının artış oranlarına göre daha geniş bir yelpaze içinde gerçekleşmektedir. Bazı yıllarda sıfır değeri etrafında göreli büyük salınımlar söz konusudur. Burada belirli bir yıl içerisinde yaratılan yatırımın kapasitesinin tam kullanılabilir hale gelmesinin belirli bir dönem sonrasında olanaklı olması önemli nedenlerden biridir. Bazı yıllarda önemli sıçramalar görülmektedir. Burada pazar beklentileri, politik ortam veya bazı yasal düzenlemeler önemli rol oynamakta, sektör büyük yatırımlara yönlenmektedir. Yine söz konusu nedenler olumsuz işlerse, sıçramayı takiben birkaç yıl ardı ardına hız düşmekte ve daralma ortaya çıkmaktadır.
Tablodan görüldüğü gibi 1972, 1976, 1987, 1990, 1993 ve 2000 yıllarında büyük yatırım sıçramaları olmakta; 1978, 1982, 1994, 1999 ve 2001’de ise yatırımlarda önemli düşüşler meydana gelmektedir. 1970–2007 dönemi yıllık katma değer ortalama artışı % 5,5, sabit sermaye yatırımları ortalama yıllık artışı ise % 2,7 bulunmuştur.
Türkiye ile bir kıyaslama yapmak üzere, kimi ülkelerin imalat sanayiinde yatırım yoğunluğu değerleri 1985, 1990, 1995, 2000 ve 2005 yılları için TABLO: 3/3’de verilmektedir. Burada yatırım yoğunluğunun; sabit yatırımların sektörel katma değere oranı olduğunu hatırlatmakta yarar vardır.
TABLO: 3/2 TÜRKİYE İMALAT SBANAYİİNDE KATMA DEĞER, SABİT SERMAYE YATIRIMLARI VE YILLIK ARTIŞLAR (1994 YILI FİYATLARI İLE MİLYAR TL OLARAK)
Katma Değer |
Sabit Sermaye Yatırımları |
|||
Yıl |
Milyar TL. |
Artış (%) |
Milyar (TL.) |
Artış (%) |
1970 |
225.386 |
1.6 |
107.392 |
10.6 |
1971 |
244.995 |
8.7 |
106.646 |
– 0.7 |
1972 |
271.699 |
10.9 |
137.704 |
29.1 |
1973 |
306.749 |
12.9 |
139.824 |
1.5 |
1974 |
329.141 |
7.3 |
151.795 |
8.6 |
1975 |
357.777 |
8.7 |
153.975 |
1.4 |
1976 |
389.977 |
9.0 |
168.945 |
9.7 |
1977 |
415.715 |
6.6 |
173.244 |
2.5 |
1978 |
429.018 |
3.2 |
145.651 |
– 15.9 |
1979 |
402.848 |
– 6.1 |
132.543 |
-9.0 |
1980 |
387.056 |
– 3.9 |
126.763 |
-4.4 |
1981 |
423.594 |
9.4 |
116.786 |
– 7.9 |
1982 |
450.789 |
6.4 |
103.388 |
– 11.5 |
1983 |
484.418 |
7.5 |
93.275 |
– 9.8 |
1984 |
529.226 |
9.2 |
88.437 |
– 5.2 |
1985 |
559.392 |
5.7 |
94.267 |
6.6 |
1986 |
618.129 |
10.5 |
93.902 |
– 0.4 |
1987 |
680.312 |
10.1 |
114.654 |
22.1 |
1988 |
691.014 |
1.6 |
110.983 |
– 3.2 |
1989 |
711.886 |
3.0 |
103.934 |
– 6.4 |
1990 |
780.803 |
9.7 |
163.475 |
57.3 |
1991 |
799.388 |
2.4 |
163.275 |
– 0.1 |
1992 |
845.508 |
5.8 |
165.470 |
1.3 |
1993 |
924.105 |
9.3 |
209.468 |
26.6 |
1994 |
853.488 |
– 7.6 |
186.701 |
– 10.9 |
1995 |
972.242 |
13.9 |
219.809 |
17.7 |
1996 |
1.041.390 |
7.1 |
244.306 |
11.1 |
1997 |
1.160.582 |
11.4 |
244.492 |
0.1 |
1998 |
1.174.206 |
1.2 |
235.218 |
– 3.8 |
1999 |
1.107.630 |
– 5.7 |
195.570 |
– 16.9 |
2000 |
1.178.881 |
6.4 |
245.177 |
25.4 |
2001 |
1.082.838 |
– 8.1 |
148.053 |
– 39.6 |
2002 |
1.159.300 |
7,1 |
153,247 |
3,5 |
2003 |
1.239.291 |
6,9 |
164,700 |
7,6 |
2004 |
1.317.365 |
6,3 |
172,541 |
5,2 |
2005 |
1.402.994 |
6,5 |
166,216 |
-3,7 |
2006 |
1.489.975 |
6,2 |
181,625 |
9,4 |
2007* |
1.557.000 |
4,5 |
170,300 |
-6,3, |
Kaynak: DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, Ankara 2005
* Son üç yılın çalışmaları MMO MİS Araştırma Komisyonu tarafından hesaplanmıştır.
TABLO: 3/3 KİMİ ÜLKELERDE İMALAT SANAYİİNDE YATIRIM YOĞUNLUĞU (%)
Yatırım Yoğunluğu (%) |
|||||
ÜLKE |
1985 |
1990 |
1995 |
2000 |
2005 |
ABD |
11,3 |
11,0 |
11,4 |
10,9 |
10,7 |
Kanada |
14,1 |
18,9 |
15,9 |
17,6 |
17,9 |
Avustralya |
10,4 |
15,3 |
13,9 |
15,1 |
15,5 |
Güney Kore |
25,0 |
36,2 |
36,5 |
37,1 |
38,1 |
Japonya |
20,3 |
23,1 |
19,0 |
19,5 |
19,3 |
Almanya |
11,6 |
14,3 |
13,2 |
13,0 |
12,9 |
Avusturya |
14,7 |
17,4 |
15,8 |
14,9 |
15,2 |
Belçika |
15,1 |
26,7 |
17,6 |
18,1 |
18,4 |
Danimarka |
17,2 |
15,6 |
12,4 |
12,1 |
12,5 |
Finlandiya |
17,5 |
20,7 |
13,6 |
13,7 |
13,9 |
Fransa |
14,1 |
17,1 |
12,4 |
12,9 |
13,1 |
Hollanda |
19,9 |
17,9 |
13,8 |
13,2 |
13,0 |
İngiltere |
13,2 |
12,8 |
11,7 |
11,4 |
11,0 |
İrlanda |
11,0 |
10,7 |
7,5 |
8,1 |
8,6 |
İsveç |
16,8 |
17,7 |
14,1 |
13,9 |
13,7 |
İtalya |
14,0 |
16,9 |
14,5 |
14,2 |
14,0 |
İzlanda |
23,3 |
16,2 |
16,8 |
16,5 |
16,7 |
Norveç |
16,1 |
15,6 |
14,1 |
15,2 |
15,5 |
Portekiz |
15,9 |
25,0 |
19,4 |
18,9 |
19,3 |
Türkiye |
16,9 |
20,9 |
22,6 |
20,8 |
13,7 |
Kaynak: OECD, ISDB, STAN Ocak 2006
DPT Ekonomik ve Sosyal Göstergeler, 2005.
Tablodan görüldüğü gibi Türkiye’de imalat sanayi yatırım yoğunluğunun; yani yaratılan katma değerin sektöre sabit yatırım olarak geri dönüş oranının birçok ülkeye göre 2000’e kadar tatminkâr, 2005’de ise düşük olduğu söylenebilir. Ancak bu ülkelerin gelişmiş sanayi ülkeleri olduğu ve büyük çapta yatırımlarını sanayiden çok sosyal yatırımlara kaydırdığı düşünülürse, Türkiye’nin yoğunluğu düşük görülebilir. Burada Japonya ve Güney Kore iki ilgi çekici ülke durumundadır ve yatırım yoğunlukları yüksektir.
Japonya gelişmiş bir ekonomiye sahip olmasına karşın yüksek üretkenliği ile yarattığı katma değerin yaklaşık Türkiye’ninki kadar bir kısmını yine sanayi sektörüne yatırım olarak aktarmaktadır. Güney Kore ise, Türkiye’den daha çok gelişmiş sanayisine, Türkiye’nin yatırım yoğunluğundan 3 misli yüksek bir yoğunlukla yatırım yapmaktadır. Portekiz ve Belçika’nın bile yatırım yoğunluğu Türkiye’den yüksektir.
3.3. Mevcut Kapasite ve Kullanım Oranları
Makina imalat sanayi, genel amaçlı makina imalatı ile özel amaçlı makina imalatları sektörlerini, bunlar da pek çok alt sektörü kapsamaktadır. Dolayısıyla ürün bazında kapasite rakamları vermek oldukça ayrıntılı bir envanter çalışmasını gerektirmektedir. Burada öncelikle son on yılın üretim değerleri ABD doları olarak verilecek, daha sonra seçilmiş alt sektörler alınarak daha spesifik üretim değerleri ortaya konulacaktır. Keza kapasite kullanım oranları da ana sektör ve alt sektörler olarak aynı sistematikle belirlenecektir.
Sektörün 1990-2002 dönemindeki üretim değerleri ve kapasite kullanım oranları TABLO 3/4 de topluca verilmektedir.
TABLO: 3/4 MAKİNA İMALAT SANAYİ ÜRETİM KAPASİTE VE KULLANIM ORANLARI
YILLAR |
ÜRETİM DEĞERİ (Milyon ABD Doları) |
KAPASİTE KULLANIM ORANI (%) |
1990 |
1.975,0 |
66,9 |
1995 |
3.240,0 |
70,3 |
1996 |
4.016,0 |
72,6 |
1997 |
4.427 |
74,5 |
1998 |
5.940,0 |
72,7 |
1999 |
6.280,0 |
70,1 |
2000 |
8.799,0 |
76,4 |
2001 |
9.663,0 |
69,2 |
2002 |
11.779,0 |
79,5 |
2003 |
14.301,0 |
80,5 |
2004 |
17.505,0 |
84,9 |
2005 |
17.675,0 |
78,9 |
2006 |
18.016,0 |
76,4 |
2007* |
18.927,0 |
77,1 |
(2) MİB Kaynakları
(*) Tarafımızdan tahmin edilmiştir.
Kaynak: (1) MMO MİS Araştırma Komisyonu
(2) MİB Kaynakları
(*) Tarafımızdan tahmin edilmiştir.
Tablodan görüldüğü gibi, 2007 yılına kadar üretim değerlerinde sürekli artış olmuş ve ortalama olarak on yılda sektör üretimi % 13,2 yıllık artış hızı ile gelişim kaydetmiştir. Bu durum imalat sanayiinin pek çok sektörünün üzerinde bir üretim artış hızıdır. Ancak burada bazı önemli noktaları hatırlatmak yerinde olacaktır. Bunlar aşağıda sıralanmıştır.
Üretim artışlarının daha büyük olduğu yıllarda ithalat da artmakta, ihracatın ithalatı karşılama oranında önemli bir değişiklik olmaktadır. Yani artan üretim büyük çapta ihracata yönelmiştir. Aynı zamanda ihracat ithalatı da körüklemektedir.
Madde bazında yapılan tetkikler sektörün makina üretiminden daha hızlı gelişen ürünlerinin ara malı niteliğindeki imalatlar ile (pompa, kompresör, musluk, vana, dişli kutusu vs.) aksam ve parçalar olduğunu göstermektedir.
Yine yapılan araştırmalar, daha sonraki bölümlerde de ortaya konulacağı gibi, orta-düşük teknoloji uygulanan düşük katma değerli ürünlerin üretim kompozisyonu içinden aldığı payın yüksekliğidir. Yani üretimin bugünkü ağırlığı özgün üretimden (yüksek katma değerli) çok konvansiyonel ürünlere dayanmaktadır.
Türkiye’nin makina imalat sanayi genel amaçlı makinaların Ar-Ge yoğun alanları ile özel amaçlı makinaların yüksek katma değerli ürünlerine dayanmak zorundadır. Bu ise üretimin yeniden yapılanmasını gerektirmektedir.
Yine aynı tablodan kapasite kullanım oranlarına bakıldığında, en fazla kapasite kullanımının 2004 yılında olduğunu (% 84,9), en düşük kullanımın ise 1990’da (% 66,9) gerçekleştiğini görmekteyiz. Son on üç yılın ortalama kapasite kullanım oranı % 74,3 olmuştur. Genel imalat sanayinin üstünde gerçekleşen bu oran, bazı sektörler dışında en yüksek kullanımdır. Alt sektörlere göre üretim ve kapasite kullanım oranları Tablo 3/5’de sunulmuştur.
TABLO: 3/5. MAKİNA İMALAT SANAYİ SEÇİLMİŞ SEKTÖRLERİ ÜRETİM KAPASİTE VE KAPASİTE KULLANIMLARI (2006 YILI İÇİN ABD DOLARI)
Alt Sektör |
Üretim Kapasitesi (Milyon ABD $) |
Kapasite Kullanım Oranı (%) |
Motor ve Türbin İmalatı |
1.049,0 |
69,7 |
Pompa ve Kompresör İmalatı |
910,0 |
71,0 |
Musluk ve Vana İmalatı |
740,0 |
76,0 |
Sanayi Fırını, Ocak, Brülör |
609,0 |
72,0 |
Yükleme, Kaldırma ve Taşıma |
733,0 |
75,0 |
Soğutma, Havalandırma, Klima |
2.246,0 |
76,0 |
Diğer Genel Amaçlı, Aks. Parça |
1.123,0 |
79,0 |
Tarım ve Orman Makinaları |
723,0 |
73,2 |
İnşaat ve Maden Makinaları |
2.857,0 |
76,2 |
Takım Tezgahları |
2.626,0 |
69,5 |
Gıda, İçki v.s..İşl. Mak. ve Cih. |
726,0 |
69,9 |
Tekstil, Konf. ve Deri İşl. Mak. |
355,0 |
70,2 |
Kauçuk, Plastik v.s. İşleme Mak. |
370,0 |
76,3 |
Kağıt, Karton v.s. Makinaları |
379,0 |
73,5 |
End., Kurut., Yıkama v.s. Mak. |
926,0 |
69,2 |
Hadde, Döküm Makinaları |
318,0 |
79,2 |
Diğer Özel Amaçlı Mak. Aksamları |
1.326,0 |
70,1 |
TOPLAM |
18.016,0 |
76,4 |
Kaynak: Tüm İhracatçı Birlikleri, 2007 * MİB kayıt ve dokümanları, 2007
Sektör ve İmalatı Dernekleri Yayınları, 2007 DPT, 9. Kalkınma Planı, 2006; MMO MİS Araştırma Envanteri, 2007
Tablodan görüldüğü gibi, genel sınıflandırma ile GTİP, ISIC Rev. 2 ve US-95’e bağlı kalınarak hemen hemen tüm alt sektörlere ait üretim ve kapasite kullanımları verilmiştir. Bazı alt ait sektörlere üretim değerleri bulunurken, ürün bazından gidilerek ve satış fiyatları kullanılarak (kimi yerde ihracat fiyatları) sonuca ulaşılmıştır. Sektörün pek çok ürünü (makina, teçhizat, cihaz, aparat, takım, parça ve aksam) kapsadığı göz önüne alınırsa, bugüne kadar yapılmayan bir çalışma ile önemli bir firma envanterine kaynak olacak ayrıntılara girilebilmiştir. En büyük üretim değerine sahip alt sektörler, motor ve türbin imalatı; soğutma, havalandırma ve klima cihazları imalatı, takım tezgahları imalatı ve sanayi kurutucu, yıkama ve ütüleme makinaları üretimi olmaktadır. Bunlar içinde aksam ve parça imalatlarının da olduğu unutulmamalıdır.
İSTİHDAM
İmalat sanayinin durumunu ele almadan, sektörlere göre istihdam durumunu gözden geçirmekte yarar vardır. Ülkenin gelişmişlik düzeyi arttıkça tarımda istihdamın azaldığı ve giderek sanayi iş gücünün büyüdüğü bilinmektedir. ABD, Almanya, Japonya gibi ülkelerde ise istihdam hacmi hizmet sektöründe ağırlığı oluşturmaktadır.
Türkiye’de son yıllarda işsizlik oranı hızla artmış ve üniversite mezunlarını da kapsayacak biçimde genişlemiştir. 2005 yılına göre işsizlik oranları aşağıdaki gibidir.
Ülkeler |
İşsizlik Oranı (%) |
G. Afrika |
22 |
İspanya |
11 |
Arjantin |
13 |
Fransa |
8 |
Türkiye |
10 |
ABD |
8 |
G. Kore |
4 |
Kaynak: İMD 2007, TUİK 2007
Sektörlere göre, kimi ülkelerin istihdam durumu ise aşağıda çıkarılmıştır.
Ülkeler |
İstihdam (%) |
||
Tarım |
Sanayi |
Hizmet |
|
Kanada |
4,0 |
22,6 |
73,4 |
ABD |
2,7 |
23,7 |
73,6 |
Japonya |
5,3 |
31,3 |
63,4 |
Avusturya |
7,1 |
30,7 |
62,2 |
Fransa |
4,5 |
25,6 |
69,9 |
İngiltere |
1,9 |
26,1 |
72,0 |
Almanya |
3,2 |
36,2 |
60,6 |
Portekiz |
11,1 |
33,7 |
55,2 |
Türkiye |
34,9 |
24,2 |
40,9 |
Kaynak: OECD İstatistikleri, 2005
Tablolardan görüldüğü gibi Türkiye istihdamının sanayideki payı % 24,2’dir. Sanayileşmiş ülkelerin tersine tarım hâlâ % 34,9 ile birinci sıradadır.