Enerji ile İlgili Temel Referans Belgelerine Yönelik Bir Değerlendirme ve Çözümleme Çalışması

makina mühendisleri odası

Meşrutiyet Cad. No: 19/6 Kızılay, 06650 ANKARA Tel: (312) 425 21 41 – Faks: (312) 417 86 21

http://www.mmo.org.tr e- posta: mmo@mmo.org.tr basin@mmo.org.tr

On Üç Yıldır Enerjide Dışa Bağımlılığı Artıran, Kamusal Varlık ve Faaliyetleri Özel Tekellere Sunan AKP, Hiç Bir Şey Olmamışçasına Tekrar İktidara Gelmemelidir

Hükümet Kurmaya Talip Olanlar; Özelleştirmeleri Durdurmayı, Toplum Çıkarlarını Korumayı, Planlamayı Yeniden Uygulamayı, Denetlemeyi ve Üretim İçin Güvence Olan Kamu Varlığını Koruma ve Geliştirmeyi Benimsemelidir

TMMOB Makina Mühendisleri Odası, ekte tam metni sunulan ve internet sitemizde yer verilen “Enerji ile İlgili Temel Referans Belgelerine Yönelik Bir Değerlendirme ve Çözümleme Çalışması” başlıklı Raporda, siyasal iktidarın 2013–2015 döneminde yayımladığı enerji ile ilgili temel referans belgelerinin çözümlenmesini amaçlamıştır. Çalışmamızda resmi belgeler arasındaki farklılıklar ve tutarsızlıkların yanı sıra abartılı hedefler de incelenmiştir. Çalışmanın çıkış noktası, 2015 Şubat ayında kamuoyuna duyurulan “Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı”dır. Ancak bu Plan, 2014–2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nın enerji ile ilgili bölümleri ve ona dayanarak hazırlanan; Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Programı Eylem Planı” ile 2014 sonunda açıklanan 2015–2019 dönemini kapsayan “Enerji Bakanlığı Strateji Belgesiile birlikte değerlendirilmiştir. Raporumuzda ayrıca “Türkiye’deki Nükleer Enerji Santral Projeleri Üzerine Notlar, Gözlemler ve Yanıt Bekleyen Sorular” başlıklı çok önemli bir ek de bulunmaktadır.

Tutarlılıktan Yoksun Ulusal Yenilenebilir Enerji Eylem Planı Üzerine Bazı Notlar

1. Hazırlanışı, “ulusal ve stratejik” olma iddiasına aykırı

Plan’ın kapağında, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü, Plan’ın hazırlanması sürecinde Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), İspanya Krallığı Hükümeti ve Deloitte Touche&Tohmatsu ile iş birliği yapmıştır” denilmektedir. Bu ifade ciddi bir soruna işaret etmektedir. Zira Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın (ETKB), ulusal bir eylem planını, uluslararası bir banka ve yabancı bir hükümet ile birlikte hazırlaması garip bir uygulamadır. Genel olarak ETKB, özel olarak Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü bünyesinde görev alabilecek çok sayıda uzman varken; ulusal ve stratejik nitelikte bir eylem planının hazırlanmasını uluslararası bir danışmanlık şirketine havale etmek, hayretleri mucip bir iştir.

2. Tartışmalı referans değerler ve bir örnek

Plan’ın 9. sayfasında yer alan “Önemle belirtilmesi gereken bir başka husus da, Türkiye’de birincil enerji tüketiminin 2012 yılında 121 milyon TEP’e ulaşması ve bu rakamın yüzde 82’sinin ithalat yoluyla karşılanmış olmasıdır” ifadesi hatalıdır. Zira ithalat oranı son ETKB verilerine göre yüzde 73,5’tir.

3. Sorunlu enerji tüketim artış hızları

Plan’da yer alan “Türkiye’nin enerji tüketimi ile GSYH gelişimi arasında yüksek bir korelasyon bulunmaktadır (istatistiksel olarak yüzde 95’ten fazla R2). Son on yıldaki gözlemlere göre nispi olarak GSYH’daki yüzde 1’lik bir artış ulusal enerji tüketiminde yüzde 3,4’lük bir artışa yol açmaktadır” ifadesi tartışmalıdır. Aynı şekilde, “kısa vadede uluslararası ekonomi kuruluşları 2012–2017 dönemi için yüzde 5,1 ve 2018–2030 dönemi için yüzde 4,3 gibi daha yüksek büyüme oranları tahmin etmektedir” saptaması da sorunludur.

Siyasi iktidar, elektrikte de yıllık yüzde 5–6 oranında talep artışları öngörmektedir. ETKB’nin 2015–2019 Stratejik Planı’nda da, elektrik üretiminde olması gerekenden daha yüksek hedefler yer almaktadır. Yüksek hedefler nedeniyle Türkiye’nin geçmişte de gereksiz yükümlülükler üstlendiği, örneğin doğal gazda önemli bir ekonomik bedel ödemek zorunda kaldığı hatırlanmalıdır. Nitekim 2013 elektrik tüketiminde öngörülen artış yüzde 5,40 iken, tüketim yalnızca yüzde 2,43 artmış, üretim ise yüzde 0,1 oranında azalmıştır. 2014 için ise talepte yıllık bazda yüzde 5,5 artış öngörülürken, geçici verilere göre gerçekleşen üretim yüzde 4,26 oranında, tüketim ise yüzde 3,71 oranında artmıştır. 2015’in ilk beş ayında tüketim artışı yüzde 2.83’dür. Yani, gerçekleşen tüketim artışı, tahmin edilenin, 2014’de üçte bir oranında, 2015’in ilk beş ayında yarısı kadar gerisinde kalmıştır.

Ülke ekonomisindeki gelişmelerle bağlantılı olarak elektrik talep artış hızı yavaşlamaktadır. Geçtiğimiz dönemlerde bu hız milli gelir artış hızından fazla gerçekleşiyordu. Elektrik tüketim kompozisyonunun değişmesiyle birlikte bu ilişkide de değişiklik gözlemlenmiş; elektrik tüketim artışı milli gelir artış oranına yaklaşır olmuştur. Dünya ölçeğinde etkin olan durgunluk, başta Rusya olmak üzere bölge ülkelerinde yaşanan ekonomik kriz ve önümüzdeki yıllarda ülkemiz için azami yüzde 2-3’lük milli gelir artış öngörüleri dikkate alındığında; elektrik talep artış oranı ile birincil enerji talep artışının düşük oranlarda gerçekleşeceği anlaşılmaktadır. Nitekim birincil enerji tüketimi 2000–2013 döneminde toplam yüzde 49,4 oranında (ortalamada yıllık yüzde 3’ün biraz üzerinde) artmıştır. Hal böyle iken ve enerji yoğunluğunu yüzde 20 azaltma gibi bir hedef varken, önümüzdeki yıllarda çok hızlı bir enerji tüketim artışı öngörülmesi izaha muhtaçtır.

Yukarıda örneklenen saptamaların çok daha kapsamlısı, incelenen belgelerin diğer konu başlıklarını da içeren boyutları ile Raporumuzun tam metninde bulunmaktadır.

AKP iktidarı ülke ve halk çıkarlarına aykırı politikalar uygulamıştır

Söz konusu belgelerin siyasi sorumluluğunu taşıyan AKP iktidarının genel bir değerlendirilmesinin de yapılması gerekmektedir.

İzledikleri politikalar seçmen çoğunluğu tarafından benimsenmediği için, 7 Haziran seçimleri sonucu TBMM’deki çoğunluğu yitiren mevcut siyasi iktidar temsilcileri hiçbir şey olmamış gibi davranmakta, on üç yıldır sürdürdükleri ülke ve halk çıkarlarını gözetmeyen uygulamaları yoğunlaştırarak sürdüreceklerini ifade etmektedir.

AKP iktidarının izlediği politikalar; kamuyu küçültme, işlevsizleştirme, kamu varlıkları ile elektrik dağıtım ve üretim faaliyetlerinin tamamını özel sektöre bırakma, iletimdeki kamu etkinliğini sınırlama ve zaman içinde taşeronlaştırma, özel iletim hatları yapımı, EPİAŞ vb. uygulamalarla özel sektörü daha etkin kılma, kamusal planlama, üretim, denetim uygulamalarını rafa kaldırmaya yöneliktir. Bu anlayış, 2002’den bu yana tüm dağıtım şirketlerini özelleştiren, kamunun elektrik üretimindeki payını yarı yarıya azaltıp üçte birin altına düşüren, kamunun elinde kalan son bir kaç termik santralı ve birçok hidroelektrik santralı hızla satmayı, elde kalacağı söylenen az sayıda hidroelektrik santralla üretimde kamu payını yüzde 10’un altına çekmeyi göze alan bir ekonomi politik yaklaşımına sahiptir.  Bugün de hükümet, istifa etmiş olmasına rağmen üç büyük (Soma, Orhaneli, Tunçbilek) termik santralı devretmekte, hatta Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı aracılığıyla birçok santralı (26 HES ile birlikte Hopa Termik Santralı, Bursa Doğalgaz Santralı, Aliağa Kombine Çevrim Gaz Türbinleri Santralı ve ayrıca Türkiye Elektromekanik Sanayi) özelleştirme kapsamına almakta; atamalara devam etmekte;  EPDK aracılığıyla da Akkuyu Nükleer AŞ’ye ön lisans vermektedir. Bu anlayış 2002’de birincil enerji üretiminde yüzde 31 olan yerli kaynak payını artırmak bir yana yüzde 26,5’e geriletmiş, çok sayıda yeni doğal gaz ve ithal kömür projesiyle dışa bağımlılığı artırmış, enerji girdileri ithalatı faturasını yükseltmiştir.

Ayrıca istifa etmiş bir hükümetin, Türk Akımı vb. projelerle, ülkenin uzun dönemli geleceğini ipotek altına alacak girişim ve taahhütlerde bulunması kabul edilemez.

Hükümet kurmaya talip siyasi partilere de bir kez daha hatırlatıyoruz:

1. Enerjiden yararlanmak temel bir haktır ve tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli, güvenilir bir şekilde sunulması temel politika olmalıdır.

2. Enerji üretiminde ağırlık yerli, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmelidir.

3. Planlamanın mutlak gerekliliği kabul edilmeli; planlama ulusal, kamusal çıkarların korunmasını, kamusal hizmet perspektifi ile toplumsal yararın artırılmasını hedeflemeli, yasalar bu esaslara göre düzenlenmelidir

4. Gereksinimi duyulan planlama, birincil enerji kaynağı kullanımında ve elektrik üretiminde dışa bağımlılığın azaltılması, süreklilik, toplumsal fayda ve maliyet analizi, arz güvenilirliği ve çevreye verilen zararın asgari düzeyde olması unsurlarını içermelidir. Gerek kamu ve özel sektör yatırımları için bu planlamaya uymak zorunluluğu getirilmelidir.

5. Sorunlara çözüm getirmediği ortaya çıkan kamu kurumlarını küçültme, işlevsizleştirme ve özelleştirmeler ile özelleştirme amaçlı politika ve uygulamalar son bulmalı; mevcut kamu kuruluşları etkinleştirilmeli, güçlendirilmelidir. Enerji üretim, iletim ve dağıtımında, kamu kuruluşlarının; çalışanların yönetim ve denetimde söz ve karar sahibi olacağı, özerk bir statüde, etkin, verimli çalışmalar yapması sağlanmalıdır. Bu kapsamda; elektrik üretim, iletim, dağıtım faaliyetlerinin bütünlük içinde olması için EÜAŞ, TEİAŞ, TEDAŞ, TETAŞ, eskiden olduğu gibi Türkiye Elektrik Kurumu (TEK) bünyesinde birleştirilmelidir.

6. Enerjiyle ilgili tüm kurumlar çalışmalarında şeffaflaşmalı, bilgiler yaygınlaşmalı, herkesçe erişilebilir, kullanılabilir olmalıdır.

Please follow and like us:

Tarih: Mayıs 22, 2018, kategoriler: Basın açıklamaları Yazar: