2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu TBMM’de benimsendikten sonra Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak yürürlüğe girmiş bulunuyor. Ancak Sayıştay denetiminin devre dışı bırakılmış olması; ödenek harcamalarının yasal sınırların üzerinde kullanılması; Varlık Fonu, İşsizlik Sigortası Fonu, Başbakanlık Tanıtma Fonu, TMSF gibi bütçe dışı fonların varlığı; bütçe dışı gelir ve harcamalar gibi faktörlerin kronikleşen varlığı; halkın ve Meclisin bütçe hakkına gölge düşürmekte, denetim, bütçe tekliği, bütünlüğü ve şeffaflık ilkelerinin dışında bir bütçe ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.
2018 yılı merkezi yönetim bütçesinin net geliri 684,4 milyar TL, giderleri 762,7 milyar TL, bütçe açığı da 78,3 milyar TL olarak ön görülmüştür. 2019 ve 2020 yılları için de bütçe açıkları öngörülmektedir. Bütçe açıkları, Varlık Fonu gibi “paralel bütçe” uygulamalarıyla daha da büyümektedir. Bu durum ülkemizin yüksek borçlanma kıskacı içinde olduğunun acık bir göstergesidir.
Bütçe gelirlerinin 667,3 milyar TL’si vergi gelirlerinden toplanacaktır. Bu vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 30’u gelir ve kazanç, yüzde 70’i de adaletsizliği artıran, KDV, ÖTV, MTV gibi günlük harcamaları kapsayan dolaylı vergilerden oluşmaktadır.
Bunların yanında 2018 yılı bütçe hedefinde vatandaşlara kesilecek her türlü ceza hedefi de şimdiden 12,1 milyar TL olarak belirlenmiştir.
Bütçeler gelir ve vergi adaletsizliğinin yayılmasının, yılbaşlarında başlayıp yıl içine yayılan vergi artışları/zamların programatik bir aracı haline gelmiştir. Kamu üretimi ve kamu işletmeciliği özelleştirmelerle yok edildiği için bütçenin finansman yapısı, verginin en ağır şekliyle emekçi halktan toplanmasına dayandırılmıştır.
2018 yılı merkezi yönetim bütçe hedefleri, önceki bütçeler gibi yatırım ve kalkınma boyutlarından yoksundur. Kamu sanayi sabit sermaye yatırımlarının GSYH içindeki oranı bindeler, kamu sabit sermaye yatırımları ise on bindelerle ifade edilmektedir.
Ayrıca bütçe içindeki fonksiyonel sınıflandırmadan görülebildiği üzere, çevre koruma hizmetlerinin bütçe giderleri içindeki oranının on binde 7, iskan ve toplum refahı hizmetlerinin binde 93, sağlık hizmetlerinin yüzde 5,32 olarak ama savunma, kamu düzeni ve güvenlik hizmetlerinin hepsinin iki katı ile yüzde 13 olarak öngörülmesi, bütçenin toplumsal yarar ölçütlerinden ne kadar uzak olduğunu göstermektedir.
Diğer yandan kamu kaynaklarının, toplumsal yarar boyutundan yoksun “çılgın/büyük projelere” yönelik Kamu-Özel İşbirliği projelerine gerek bütçe kaynakları gerekse Varlık Fonu gibi uygulamalar üzerinden özel sektöre sunulmasının ülkemizin yoksullaşma sürecine katkıda bulunması da söz konusudur.
Bu ve benzeri temel göstergeler, 2018 yılı bütçesinin ülkenin ve halkın gereksinimlerine göre hazırlanmadığını göstermektedir. Kamu ve toplum yararını temel alan, gelir dağılımında adaleti sağlayan, halkın refahına yönelik bir bütçe ne yazık ki söz konusu değildir.
Ali Ekber Çakar
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Başkanı