Kamuoyunda “İstihdam Paketi” Olarak Anılan Yasa Tasarısı ile
İş Sağlığı ve Güvenliği Alanının Piyasalaştırılması Amaçlanmakta,
Bu Alana Yönelik Danıştay Kararları Devre Dışı Bırakılmaktadır
Tasarı ile Bir Yıldan Beri Tarafların Görüşüne Açılan “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa Tasarısı” Hazırlıklarının Bütünlüğü Bozulmakta, İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri İşletmelerin Dışına Yayılarak Taşeronlaştırma Yaygınlaştırılmaktadır
Tasarı İstihdamı Daraltıcı, İşveren Kesimini Kayırıcı, Esnek İstihdamı Yaygınlaştırıcı, Anayasal/Sosyal Eşitliği Zedeleyici Bir İçeriğe Sahiptir
TBMM gündeminde bulunan ve kamuoyuna “İstihdam Paketi” olarak yayılan “İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı”nda belirtilen “az insanla çok iş” yaklaşımı uyarınca “iş piyasasının esnekleştirilmesi”, “zorunlu istihdam yüklerinin hafifletilmesi” ve “işgücü maliyetlerinin düşürülmesi” hedeflenmektedir. Bu hedeflerin, hemen her vesileyle ve tasarıda da dile getirilen “işsizliğin önlenmesi, istihdamı artırıcı yatırımların çoğalması, yeni iş alanlarının yaratılması, aktif istihdam politikaları ve kayıt dışı istihdamın azaltılması” arzuları ile çeliştiği bilinçli kamuoyunca açıktır.
Söz konusu tasarı, iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin Odamız ve TMMOB’nin açtığı davalar üzerine Danıştay’ın verdiği karara ters bir içerikle gündeme gelmiştir. Mevcut tasarının da hazırlayıcısı olan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanarak geçen yıldan bu yana ilgili tarafların görüşüne açılan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı Taslağı” Danıştay kararlarını devre dışı bırakan bir içerikle hazırlanmış ve taslak içindeki bazı can alıcı maddeler söz konusu yeni tasarıya monte edilmiştir.
Mevcut tasarı Yasa, Tüzük, Yönetmelik zincir ve/veya üçlemesini bozan bir tarzda; İş Güvenliği Mühendisi ve İşyeri Hekimi istihdamını daraltıcı ve piyasaya açıcı; sanayi sektörlerinde temel iş sağlığı ve güvenliği önlem ve örgütlenmesinden yoksun çalışma koşulları ve esnek çalışmayı yaygınlaştırıcı; işveren yükümlülükleri ve istihdamı daraltıcı bir içerikle gündeme getirilmiş, çalışma yaşamındaki birçok sosyal hak ve sosyal istihdamı ortadan kaldırıcı bir içeriktedir ve değiştirilmesi gerekmektedir. Odamızın söz konusu tasarıya ilişkin saptadığı olumsuzluklar aşağıda kamuoyunun dikkatine sunulmaktadır.
Asıl işveren–alt işveren ilişkisi ve taşeronlaşma: Yürürlükteki İş Yasasında “İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez” hükmü yer almakta ancak öngörülen değişiklik ile asıl işveren ve alt işveren arasında “sözleşme yükümlülüğü” getirilerek taşeronlaşmayı pekiştirecek ve asıl işverenin birçok alanda sorumluluktan muaf olacağı bir düzenleme yapılmaktadır. Oysa asıl yapılması gereken, “asıl işin bölünerek alt işverene verilmemesi”ni pekiştirici ve bunun uygulanmasını sağlayacak düzenlemelerdir.
İş Sağlığı ve Güvenliği Örgütlenmesinde değişiklik ve piyasalaştırma: Tasarıda İş Güvenliği Mühendisi, İşyeri Hekimi, Sağlık Memuru ve Hemşireleri kapsayan “İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları”nın oluşumunu engelleyen bir durum da oluşturulmuş; “Kurul” kavramı “Birim”e dönüştürülerek “Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri”nin kurulması ve bu hizmetin dışarıdan alımı ile piyasalaştırılması amaçlanmıştır.
İş Güvenliği Mühendisliğinin kapsamı dar tutuluyor ve piyasalaştırılıyor: İş Yasasının iş sağlığı ve güvenliği alanındaki gereklilikleri karşılamadığı ve çıkarılan Yönetmelik maddelerinin yargı kararlarıyla iptal edilmesini dikkate alan değişiklikler yapılması gerekirken İş Güvenliği Mühendisinin teknik elemanlarla ve mühendislik gibi bir meslek grubu olmayan “iş güvenliği uzmanlığı” ile eşdeğer tutulması yanlışı tasarıda sürdürülmektedir.
İş sağlığı ve güvenliğiyle görevli mühendis istihdamının en az 50 işçinin çalıştırıldığı işyerleri için öngörülmesi; işverenleri 50 işçi sınırına ulaşmama çabasına sokacak, iş sağlığı ve güvenliği önlemleri yanı sıra istihdamı da olumsuz yönde etkileyecektir. Oysa iş kazalarının % 60’tan fazlasının 50’den az işçi çalıştıran işyerlerinde ve en yüksek iş kazası oranının toplam işyeri sayısının % 98’ini oluşturan ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu, İşyeri Hekimi, İş Güvenliği Mühendisi, İşyeri Hemşiresi veya Sağlık Memuru bulundurma gibi zorunlulukların bulunmadığı KOBİ’lerde yaşanması konunun önemine işaret etmektedir.
Bu nedenle 50’nin altında işçi çalıştırılan işyerleri için de “Ortak İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulları”nın bir örgütlenme modeli olarak yasada yer alması gereklidir.
Tasarıda; işverenlerin bir personeli iş güvenliği uzmanı olarak görevlendirebilmelerine ya da bu hizmeti dışarıdan alabilmelerine de olanak tanınmaktadır. Bir görevi yürütmekte olan bir personelin, iş güvenliğiyle de görevlendirilmesi yanlış olduğu gibi dışarıdan hizmet alımı iş güvenliğinin piyasalaşmasına neden olacaktır. İşverenlerin işletme içindeki yükümlülüklerinin gevşetilmesi ve bu alanda taşeron hizmeti satın alınması, iş sağlığı ve güvenliğini bir rekabet ve maliyet konusu haline getirecektir.
İşyeri Kurma İzni kaldırılıyor: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, işyerlerinin kurulma aşamasından çekilmesi, çalışma yaşamını ilgilendiren pek çok konunun değerlendirme dışı kalmasına neden olacak ve işyerlerine ilişkin zaten yaygın olan denetimsizliği yasallaştıracaktır.
Zorunlu istihdam kaldırılıyor: Mevcut durumda özürlü, eski hükümlü, terör mağduru olarak % 6 olan zorunlu çalıştırma oranı değiştirilerek, özel sektörde özürlü çalıştırma zorunluluğu % 3’e, kamu sektörü için % 4’e düşürülmekte; terör mağduru çalıştırma zorunluluğu kamuya bırakılmakta; eski hükümlülerin istihdamı zorunluluk kapsamından çıkarılarak sosyal istihdam daraltılmaktadır.
İşsizlik Sigortası Fonu amaç dışı kullanılacak, 29 yaş üstü işsizlik teşvik edilecek: Tasarının en önemli yönlerinden biri, İşsizlik Sigortası Fonunun işverenlere kaynak aktarım fonuna dönüştürülmesi ve 18–29 yaş arasındakiler ile yaş şartı aranmaksızın kadınların sigorta primlerindeki işveren hisselerinin, belli koşullarda ve kademeli olarak İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacağının öngörülmesidir. Bu düzenleme istihdamı daraltıcı ve ülkedeki istihdam dengesini 29 yaş üstü çalışanların aleyhine bozacak, işten çıkarılmaları ve yerlerine daha ucuz maliyetli genç işçilerin alınmasını teşvik edecek niteliktedir.
Sigorta pirim ödemelerinde işverenler kayırılıyor: Primlerde işveren hissesinin 5 puanlık kısmı, yani neredeyse ¼’inin Hazine’ce karşılanacağı öngörülmekte; işveren prim hissesi 19’dan 14’e düşürülmekteyken, işçinin payı 14 olarak kalmaktadır. Oysa Hükümetin, işçilerin de sigorta primlerini 5 puan yüklenmesi sosyal adalet ve eşitlik ilkesinin bir gereğidir.
İstihdam süreci özelleştirilerek yabancılara pazarlanıyor: İstihdam devletin asli görevlerinden çıkarılmakta; “özel istihdam bürosu” bir diğer tabirle “işçi pazarlama büroları” açmak için başvuru koşullarını düzenleyen mevcut madde hükmünden “Türk Vatandaşı ve” ibaresi çıkarılarak emek istihdamı yabancı yatırımcılara da açılmakta ve bir piyasa unsuru haline getirilmektedir.
İl İstihdam Kurullarında Meslek Örgütlerine yer verilmiyor: “İl istihdam kurulları ve görevleri”nde yapılan değişiklikle; bu kurullarda üye olacaklar yeniden belirlenirken TMMOB, TTB v.b. nitelikteki kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına yer verilmemektedir.
Kreş hizmetleri de piyasalaştırılıyor: Tasarıyla emzirme odaları veya kreş hizmetlerinin işyeri bünyesinde kurulması yönündeki işveren yükümlülüğü esnetilerek dışarıdan alınabilmesine olanak tanınması, hizmeti piyasalaştırma yanında, suiistimale açık ve işverenin keyfiyetine bırakacaktır.
Odamız, başta milletvekilleri olmak üzere kamuoyunu bu konularda azami duyarlılığa davet etmektedir.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Sekreteri
Ali Ekber ÇAKAR