Kentsel ve Kırsal Çevre, Sanayi, Ulaşım, Enerji Politikaları Rant ve Talandan Arındırılmalıdır
5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla Türkiye’yi ve dünyayı kuşatan çevre ve onunla bağıntılı önemli sorunlara, aralarındaki ilişkileri kurarak eğilmek durumundayız. Zira kapitalizmin azami kâr güdüsü ve neo liberal dönemin sermaye birikimi politikaları, toplumsal üretim gerekliliklerini, insanı ve çevreyi bir bütün olarak tahrip ederek sürmektedir.
Sanayi, tarım, çevre, enerji, ulaşım, teknoloji, sağlık, işçi sağlığı-iş güvenliği, eğitim ve diğer alanlara yönelik politikalar birbirleriyle ilişkileri içinde; bağımsız, planlı bir sosyal kalkınma yaklaşımı temelinde belirlenmemektedir.
Yeni sermaye birikimi ve emperyalizme bağımlılıkla belirlenen politikalar sonucu sanayi, tarım, kent, ulaşım, enerji, madenler, doğal kaynaklar, ormanlar, hazine arazileri, kıyılar, dereler birer rant alanı haline dönüşmüş, yeraltı ve yerüstü su kaynakları kirletilmiş, çevre sorunları artmış durumdadır.
AKP iktidarı döneminde çıkarılan onlarca yeni yasa, yüzlerce yasa değişikliği ve son bir yıl içinde yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler ile en son 31 Mayıs’ta yayımlanan Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, söz konusu sermaye birikimi, sömürü politikaları ve rant alanlarının nasıl genişletildiğinin birer örneği olmuştur. Öyle ki bütün ülke, kentsel ve kırsal alanlar, toplu konut alanları, tabiat varlıkları, bütün koruma alanları, tüm çevre, milli parklar, doğal sit alanları, meralar, yaylalar, kışlaklar v.b. rant alanları haline getirilmiştir.
Ülkemiz ve halkımıza çok yönlü zararlar veren bu politikaların içinde yanlış hidroelektrik santralleri (HES’ler) ve yanlış termik santral projeleri de bulunmaktadır. Enerji üretim ve dağıtımının serbestleştirilmesi ve özelleştirilmesinin birer ürünü olan bu proje ve girişimler, halkın üretim ve yaşam alanlarını tahrip eden, işçi-köylü cinayetlerine yol açan; yöresini, tarımsal üretimini, doğal çevresini korumak isteyen halktan binlerce insan aleyhine davalar açılmasına dek varmıştır. Son yirmi ayda yalnızca 53 işçi HES’lerde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin yokluğundan dolayı yaşamlarını kaybetmiş, 65 işçi yaralanmış ve bir köylü yurttaşımız ile Metin Lokumcu HES’leri protesto ederken katledilmişlerdir. Yargı kararlarına aykırı HES inşaatları sürmekte, halk zulme uğramaktadır. Yanlış HES girişimlerine karşı oluşan halk direniş platformları bugün toplumsal muhalefetin önemli bir unsuru durumundadır.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası, ülkenin, sanayi ve tarımın, kentsel-kırsal çevre talanının karşısında durmaya, bilim ve tekniği halkın yararına sunmaya, sanayileşme ve çevre uyumu sağlanmış planlı toplumsal kalkınma politikalarını savunmaya devam edecek, halk direnişlerinin yanında olacaktır.
Ercüment Ş. Çervatoğlu
TMMOB Makina Mühendisleri Odası
Yönetim Kurulu Sekreteri