BASIN AÇIKLAMASI 19.07.2005
TÜRK TELEKOM ve Diğer Stratejik
Kuruluşlara İlişkin Gerçekler
Özelleştirmeci Yaklaşımları Altedecektir
Uluslararası Plan
ABD’nin Ortadoğu’daki gözdelerinden OGER, İtalyan Telecom ve İngiliz BT Telconsut konsorsiyumunun TÜRK TELEKOM özelleştirmesini yalnızca ihale aşamasında kazanmış olması, TT üzerindeki gerçekleri örtemeyecektir. Daha şimdiden çok sayıda davaya konu olan TT özelleştirmesi bugün TT’deki işçi ve kamu çalışanlarının ortak eylemiyle bir kez daha gündemde.
90’lı yılların başında ABD Başkan Yardımcısı Al Gore, “Eskiden bir ülkenin limanlarına sahip olunarak ona hükmedilebildiğini, şimdi ise iletişim altyapısına sahip olunarak hükmedilebileceğini” söylemişti. Bu sözler, özel olarak TT’nin özelleştirilmesi, genel olarak da telekomünikasyon sektöründe yabancı egemenliğinin oluşmasıyla birlikte düşünüldüğünde, Türkiye aleyhine olağanüstü ağır sonuçların oluşacağını şimdiden öngörmek mümkündür.
Telekomünikasyon sistemleri, kişisel bilgisayarlar ile yaratılan “yönetim bilgi sistemleri”, veri kaynaklarının, nakit akışının, üretim işlevlerinin, sunucu ve müşteri hareketlerinin ya da pazar bilgilerinin kontrolünü artırma gibi olanaklar yaratmaktadır. Tüm bu olanaklar herhangi bir yerden küresel bir ağa bağlanarak rahatlıkla kullanılabilir durumdadır. Fakat telekomünikasyon alanında ulusal düzeydeki kurumlar ve düzenlemeler çokuluslu şirketlerin rahatlıkla küresel bir ağa bağlanmasını engelleyici bir faktör oluşturmaktadır.
Ulusaşırı mali sermaye, üzerinden milyarlarca doların aktığı telekomünikasyon sistemlerinin işletilmesini, politik tercihleri değişebilecek ulus devletlere bırakmayacak kadar önemsemektedir.
Türkiye’de Telekomünikasyon Sektörü ve Özelleştirme
Telekomünikasyon alanı günümüzde üç ana bölüme ayrılarak incelenmektedir. Telekomünikasyon cihazları üretimi, katma değerli hizmetler ve temel telekomünikasyon hizmetleri. Bu bölümlemeyi özelleştirme açısından incelediğimizde, öncelikle telekomünikasyon cihazları üretimi alanının özelleştirildiğini görüyoruz. Katma değerli hizmetler alanında en önemli parçalar olan GSM hizmetleri ve internet alanları ise serbestleştirilmiştir. Bugün özelleştirme çerçevesinde tartışılanlar, temel hizmetler ve bunların altyapısının özelleştirilmesidir.
PTT’nin parçalanmasından doğan TT’nin en önemli özelliklerinden biri, ilk yatırım maliyetlerinin yüksek oluşu ve bir bölgede birden fazla hizmet ağı kurmanın ekonomik olmayışıdır. TT’nin yeniden kuruluş maliyeti 200 milyar dolara ulaşmaktadır. Aynı TT, şu anki konumuyla sektörün tam liberalleşmesine ve fiyat düşmesine engel olmaktadır.
850 işyeri, 3.000 bayisi, 3.5 milyon km’yi bulan bakır kablo şebekesi, 100 bin km F/O kablo, Haziran 2004 itibarıyla, 19 milyon sabit hat abonesi ve 21 milyon sabit hat kapasitesi, ADSL ağı (network) 500.000, sayısallaşma oranı % 100, sabit hat penetrasyonu % 26 gibi yüksek bir değerde olan TT’nin, mobil telefon pazarında % 15 piyasa payına karşılık gelen yaklaşık 5 milyon aboneye sahip AVEA’da % 40 hissesi bulunmaktadır.
TT, Kamu İşletmeciliği ve Ekonomiye Katkıları
TT’nin de içinde yer aldığı kamu işletmeciliği, kamu maliyesine 2003’te 18 katrilyon, 2004’te 20.4 katrilyon net faktör geliri aktardı. TT, yılda 2.3 katrilyonluk kâr transferi ile bu toplamın % 10’undan fazlasını aktarıyordu. TÜPRAŞ ise 1 yıl içindeki vergi ve fonların % 20’sini, TEKEL ile birlikte % 42’sini karşılamaktadır.
TT fiyatları içinde en önemli kalemlerden biri, % 34 ile vergilerdir. Ve TT, 2004 yılı Kurumlar Vergisi rekortmenidir. Kurumlar Vergisinde ilk 20 içinde kamu şirketleri 10, ilk 100’de ise 24 ile önemli bir yer tutmaktadırlar. Kamu işletmesi sayısı çok az olmasına rağmen Kurumlar Vergisinin % 53’ünü bu kuruluşlar ödemektedirler. Ancak özelleştirmelerin gerçekleşmesi durumunda, kamu maliyesine aktarımdaki gerilemenin bütçe dengesini olumsuz yönde etkileyeceği açıktır.
Özelleştirme sonucunda malzeme ve teçhizatta yurtdışına yönelineceğinden yaşanacak olan Kurumlar Vergisi kaybı; TT’ye yerli teçhizat satan yerli sanayi ve kablo firmalarının en hafif deyimle etkilenmesi; personel nakilleriyle Hazine’ye 1 milyar dolara yakın külfet yüklenmesi; özelleştirmeyi kazanan tarafın özelleştirme fonlarından yararlanması yoluyla oluşacak kayıp toplamı, yılda 3,5 milyar dolara ulaşacaktır. Sonuçta özelleştirme, her şeyden önce yabancılaştırma ve ulusal sermayenin yoksullaşması anlamlarına gelmektedir.
TT’de olduğu gibi halkın vergileriyle kurulan bütün kuruluşların özelleştirilmesi durdurulmalıdır. Yeni yatırım ve teknolojik yeniliklerin uyarlanmasıyla bu kuruluşlar geliştirilmeli, ülke ekonomisi bu yolla da güçlendirilmeli; ülkemizin zenginlikleri kamu ve toplum çıkarları lehinde korunmalıdır.
Özelleştirmelerin kritik bir evresinde bulunduğumuz şu günlerde, konunun bir tarafı olan Odamız, TT çalışanlarının haklı eylemlerini desteklemeye ve konuya ilişkin duyarlılıklarını kamuoyu ile paylaşmaya devam edecektir.
TMMOB
MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI
Yönetim Kurulu Başkanı
Emin KORAMAZ