Türkiye sıcak para egemenliğine sokuldu, sanayi büyük tehdit altında
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO), her ay iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez’in katkısıyla hazırladığı sanayinin sorunları bülteninin 32’ncisini “Sanayi, yeniden döviz basıncı altında” başlığıyla yayımladı. TÜİK, Hazine Müsteşarlığı, Merkez bankası, IMF, Kalkınma Bakanlığı verileri kullanılarak yapılan analizde, Fed kararları ve ABD ile vize krizinin makro göstergeler üstünde yarattığı basınca dikkat çekilerek bundan sanayinin nasıl etkilendiği dile getirildi. Özellikle sıcak paraya bağımlılığın sanayi üstünde yarattığı risklere dikkat çekilen raporda şu noktalar öne çıkıyor:
20 Eylül Fed kararları sonrası, tüm çevre ülkeler gibi, ihtiyaç duyulan sıcak para girişinin azaldığı Türkiye, ABD ile yaşanan vize krizi ile ilave bir basınç altına sokuldu.
ABD ile gerilimin, yabancı yatırımcıların iştahını azaltmasıyla TL’nin, dolar karşısında uğradığı değer kayıpları sürebilir.
Yabancıların borsadan çıkışı ve döviz fiyatlarının yükselmesi, borsa varlık değerlerini eritirken, ithalat faturalarının TL karşılıklarını da artırarak maliyet enflasyonuna katkıda bulunuyor.
Kurlardaki yukarı yönlü eğilimle birlikte, özellikle beyaz eşya, elektronik, kimya, otomotiv gibi ithal girdiye bağımlı sektörlerin, artan döviz fiyatları ile birlikte bir ithal maliyet basıncı altında kalmaları ve bunun ürün fiyatlarına yansıtmaları beklenebilir. Bu, tüketici fiyatlarının da yüzde 11,2’lik yıllık enflasyon oranından aşağı gerileme direncini kıran bir etken olacaktır.
TÜİK tarafından açıklanan 2017 Temmuz ayı verileri, büyüme oranı iddiaları ile imalat sanayisi istihdamı arasındaki büyük çelişkiyi bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yüzde 6’nın üstünde büyüdüğü iddia edilen imalat sanayisinde 12 aylık istihdam artışı sadece yüzde 1,4’te kalmış görünmektedir.
Döviz fiyatlarının yükselmesi, önemli bir kısmı sanayi firması olan, net açık pozisyonlu firmaları sarsarken “Dolarlaşma”dan uzaklaşılmadığı görülüyor. Döviz mevduatının toplam mevduattaki payı son 12 ayda 4 puan artarak yüzde 43’ü bulmuş durumda.
Cari açığın finansmanında sıcak paraya bağımlılık dörtte üçlük bir hakimiyete ulaşmış görünüyor. Türkiye’den her yıl 10 milyar dolara yakın sıcak para kazancı ve faiz götürülüyor. AKP döneminde bu tutar 140 milyar dolara yaklaştı.
Ülkenin döviz açıklarının finansmanında Sıcak paranın dörtte üçe yakın olağanüstü bir büyüklüğe ulaşması büyük risk olarak görülmelidir. AKP rejimi, günü kurtarmak adına bu konuda seçici bir politika izlememiş, gelen her sıcak paraya kapı açmış, doğrudan yatırımları umursamamış ve sonuçta Türkiye, sıcak paranın her tür kaprisine ve tuzağına açık bir ülke durumuna gelmiştir.
Nitekim, yaşanan son vize krizi sonrası yaşanan sarsıntılarla birlikte sıcak paranın çıkışı anında gerçekleşmiş ve özellikle devlet kağıtlarına yatırım yapanları tutabilmek için faizler yükseltilmiştir. Bu durumun, yani faizlerin yüksek kalmaya devam etmesi de sıcak paraya bağımlılığın bir sonucudur.