TÜRKİYE’DE TARIMSAL MEKANİZASYON

Emin KORAMAZ

TMMOB Makina Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı

TARIM ALET VE MAKİNALARI

1. MEKANİZASYONA İLİŞKİN VERİLER

Türkiye tarımına baktığımızda, uzun yıllar boyunca “girdi ve çıktıya” dayalı bir destekleme sisteminin uygulandığı görülmektedir. Bu kapsamda gübre, tohum, tarım ilacı, tarımsal mekanizasyon (tarım alet ve makinaları) ve kredi desteği doğrudan tarım üreticisine sunulmuştur. KİT’ler ve Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TSKB) aracılığıyla da ürünün pazarlanmasına kamusal destek verilmiştir.

Türkiye’de tarımsal destekleme, 1999 sonrası uygulanan IMF ve Dünya Bankası güdümlü politikalar nedeniyle tamamen değişmiş ve aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi desteklerde büyük düşme yaşanmıştır.

Yıllar

Toplam Destekler

(Milyon Dolar)

Mekanizasyon Desteği

(Milyon Dolar)

1999

4.268

956

2000

3.027

647

2001

2.160

324

2002

1.179

0

2003

2.016

126

2004

2.497

157

2005

2.545

195

Kaynak: TSKB ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası

1999 yılındaki 4,2 milyar dolar desteğin 2,2 milyarı, 2000’de 1,1 milyar doları KİT açıklarını karşılamada kullanılmıştır. 2000 yılından itibaren Avrupa Birliği tarafından Doğrudan Gelir Desteği (DGD) ödemeleri kullanılmaya başlanmıştır. 2005 yılında bu destek 1,1, milyar dolara ulaşmıştır. Tablodan görüldüğü gibi, 1999 yılından başlayarak çiftçiye verilen tarım alet ve makinaları kredisi giderek azalmış, 2002 yılında destek kalkmış ve 2005 yılında 195 milyon dolar gibi sembolik bir değerde kalmıştır. Dolayısıyla DGD de dahil devletin tarım mekanizasyonuna desteği, hemen hemen ortadan kalmış görünmektedir.

Toplam sabit sermaye yatırımları içerisindeki tarıma ayrılan pay I. Plan döneminde % 13,5, II. Plan döneminde % 11,1 olarak gerçekleşirken zaman içinde hızlı bir düşüş ortaya çıkmıştır. Bu değer 1999’da % 5, 2003 yılında % 4,2 ve 2005’de ise % 4 olmuştur. Nüfusun % 35’ini barındıran, ekonomik faal nüfusun % 35’ine istihdam olanağı sağlayan ve GSMH’ya % 15 dolaylarında katılan tarıma son on yıl içinde verilen teşvik belgeleri yıllık ortalaması % 1,1’dir. Bu durum tarımda mekanizasyonu önleyen en önemli kriterlerden biridir.

Tarım işletmelerinin sayısının giderek azalması gerekirken, tam aksi bir durum yaşanmıştır. 1963 yılında 3,1 milyon olan tarım işletmeleri sayısı 1980’de 3,6 milyona, 1991’de 4,1 milyona ve 2001 yılında ise 4,3 milyona çıkmıştır. 1970 yılında 55,7 dekar alan ortalama işletme genişliği 1998’de 51,6 dekara, 2002 yılında ise 49,5 dekara düşmüştür. DGB uygulamamasının çarpıklığı bu düşüşü hızlandırmıştır. İşletmelerin üçte ikisi 50 dekardan üçte biri de 20 dekardan daha düşüktür. Parsellerin küçük olması modern tarım tekniklerinin uygulanmasını ve tarımsal mekanizasyonu engellemektedir.

Tarım topraklarında mülkiyet sorunu sürmektedir. 4,3 milyon tarım işletmesinden 105 bininin hiç toprağı bulunmamaktadır. Türkiye dünyada toprak rezervi kalmayan 19 ülkeden biridir. Bu nedenle topraklarını çok özenle ve doğru kullanmak zorundadır. Oysa son 20 yılda tarım dışı amaçla kullanılan toprak 450 bin hektardır. Türkiye bir GAP’ı yaratırken, bir yandan da diğer bir GAP’ı yok etmektedir. Erozyona uğrayan alanlarda da sorun yaşanmakta ve her yıl bu nedenle 1,2 milyar ton verimli tarım toprağı yitirilmektedir.

Tarımda yıllık büyüme hızı ortalaması 1950–1978 arasındaki dönemde yılda % 3–3,5 iken, 1963–1980 yılları arasında % 1,8’e 1989–98 döneminde % 1,3’e ve 1999–2006 arasında da % 1,1’e düşmüştür. Türkiye’nin ekonomik olarak sulanabilen 8,5 milyon hektar tarım toprağı varken, halen 4,5 milyon hektarı sulamaya açılmıştır. Uygulanan sulama projelerinin verileri esas alınırsa bu hız ile kalan 4 milyon hektar ancak 80 yıl sonra sulamaya açılabilecektir.

Türkiye tarımının yapısal sorunları ana başlıkları ile aşağıdaki gibi sıralanabilir.

  • Türkiye’de tarımsal üretim planlaması yoktur.

  • Tarım işletmelerinin yapısal sorunları vardır.

  • Tarım toprakları sorunludur.

  • Verim ve üretim düşüktür.

  • Üretici örgütlenmesi yetersizdir.

  • Tarımda kamu örgütlenmesi son derece yetersiz ve karışıktır.

  • Girdi kullanımı sorunludur.

  • Tarıma ilişkin yasal düzenlemeler yetersizdir.

2. TRAKTÖR VE TARIM ALET-MAKİNALARI ÜRETİMİ VE DIŞ TİCARET

Bu sektörde traktör ve tarım alet-makinaları üretimi ve dış ticareti ayrı ayrı verilmiştir. 2001 krizinden sonra traktör üretimi miktar ve değer olarak aşağıdaki tabloda verilmiştir.

TÜRKİYE’DE TRAKTÖR ÜRETİMİ

Yıllar

Traktör Miktarı (Adet/Yıl)

Traktör Değeri

(Milyon/Dolar)

Yıllık Büyüme

Hızı (%)

2002

22.406

537,7

2003

28.794

679,5

26,3

2004

38.627

919,3

35,2

2005

42.144

1.101,4

19,8

Görüldüğü gibi traktör üretiminde oldukça büyük artış hızları görülmekte, bu büyümede ihracat kadar, iç pazarın büyümesi de etken olmaktadır.

Traktör üretimi ve yan sanayinde 120 firma üretim yapmakta, traktör imalat kapasitesi, 2005 yılı itibarıyla 99.550 adet/yıl olmaktadır. Buna göre 2005’te kapasitenin ancak % 42’si kullanılabilmiştir. Motor, aktarma organları, elektronik bazı parçalar ile fren donanımlarının bir bölümü ithal edildiğinden, traktör sanayi % 63 oranında dışa bağımlı olmaktadır. Bu durumda 693 milyon USD’lik yarı mamul ve aramalı ithal edilmektedir.

Türkiye’deki traktör parkı 1.024.000 adet olup % 40’ı 8–12 yaş arasında, % 36’sı 4–8 yaş arasında, % 24’ü ise 1–4 yaş arasında bulunmaktadır. Bu durumda Türkiye traktör parkında yaş ortalaması yüksektir. İşletme büyüklüklerinin küçük olması, traktörün tarım dışı amaçlarla kullanılması, çiftçinin alım gücünün sürekli düşüş göstermesi ve destek kredilerinin azalması, tarımda mekanizasyonun gelişmesini önlemektedir. 2000 yılından sonra AB tarafından yapılan Doğrudan Gelir Desteği, orta ve büyük işletmelere gitmekte, dolayısıyla tarım işgücünde işsizlik ve yoksullaşma süreci kronikleşmektedir. Sulamaya açılan toprakların verimli kullanılamaması, traktör kullanımında alet ve donanımın uyumsuzluğu, tarımsal üretimin teşvik edilmeyerek ithalata ağırlık verilmesi önemli sorunlar arasındadır.

Traktör dışındaki tarım alet ve makinalarında sektör profili, 2005 yılı itibarıyla aşağıda temel verilerle sunulmuştur.

  • Tarım alet ve makinaları imalatçısı : 987

  • İmal edilen çeşit sayısı : 126

  • Üretim kapasitesi : 1.500.000 Adet/yıl

  • Kapasite kullanım oranı : % 30

  • Üretimde ithal girdi ve ara malı : % 39

  • Firmaların bölgesel dağılımı : Konya, İzmir, Aydın, Bursa, Balıkesir,

Manisa, Ankara, Tekirdağ yoğun iller

Son beş yıldaki tarım alet ve makinaları üretimi, aşağıdaki tabloda çıkarılmıştır.

TARIM ALET MAKİNALARI ÜRETİMİ

Yıllar

Üretim Değeri

(Milyon Dolar)

Yıllık Büyüme

Oranı (%)

2001

154,1

2002

170,2

11,0

2003

190,4

11,8

2004

225,6

12,0

2005

320,5

14,2

Tablodan görüldüğü gibi yıllık büyüme hızları 11,0–14,0 arasında değişmektedir. Son iki yılda pazarda bir büyüme göze çarpmakta ancak mevcut kapasite düşük bir oranda kullanılmaktadır. Tesislerde genellikle geri bir teknoloji egemendir. Tesislerin bir bölümü mevsimlik üretim yapmakta, sektör dışında da bazı makina ve aletlerin imalatı ile meşgul olmaktadır. Çoğu 1–12 işçi çalıştıran küçük işletmelerdir.

Traktörde ihracat ve ithalat miktar ve değerleri ise aşağıda verilmiştir.

TRAKTÖR DIŞ TİCARETİ (İHRACAT)

Yıllar

İhracat (Adet/Yıl)

İhracat (Milyon Dolar)

Artış Hızı (%)

2002

4.454

57,9

2003

12.664

177,3

184,3

2004

10.511

140,2

-17,1

2005

8.260

120,1

-16,7

Görüldüğü gibi ihracatta istikrarsız bir tablo yaşanmış, 2003 yılında artan ihracat, sonraki yıllarda önemli düşüş kaydetmiştir.

İthalattaki durum ise aşağıda sunulmuştur.

TRAKTÖR DIŞ TİCARETİ (İTHALAT)

Yıllar

İthalat (Adet/Yıl)

İthalat (Milyon Dolar)

Artış Hızı (%)

2002

1.807

57,8

2003

1.603

49,7

-14,1

2004

1.546

47,5

-5,4

2005

1.797

56,1

18,1

Kriz etkisi ile 2003 ve 2004’de ithalatta düşüşler yaşanmış, 2005’de ise % 18 oranında bir artış ortaya çıkmıştır. Dışarıda gelen traktörlerin katma değeri yüksek, ihraç edilenlerin ise düşüktür. Ortalama birim ithalat fiyatı 31.000 Dolar/Adet iken ihracat birim fiyatı 14.500 Dolar/Adet olmaktadır.

İç Pazar hacmi ise aşağıdaki gibidir:

Yıllar

Miktar (Adet/Yıl)

Değer (Milyon Dolar)

2002

19.759

537,6

2003

17.733

551,9

2004

29.662

826,6

2005

35.651

1.037,4

Genel olarak iç pazarda bir büyüme yaşanmış ancak mevcut tesisler ortalama % 40 kapasite ile çalışmışlardır. Traktör üretiminin iç pazara yönelik olduğu görülmektedir.

Tarım alet ve makinalarında ihracat ve ithalatı belirleyen dış ticaret değerleri aşağıda verilmiştir.

TARIM ALET VE MAKİNALARI DIŞ TİCARETİ

Yıllar

İhracat

(Milyon Dolar)

İthalat

(Milyon Dolar

İhracatın İthalatı Karşılama Oranı (%)

2001

26,0

40,4

64,3

2002

26,5

55,6

47,7

2003

33,4

83,5

40,0

2004

45,5

118,4

38,4

2005

84,3

224,1

37,6

Görüldüğü gibi ihracatın ithalatı karşılama oranı sürekli düşüş göstermiş ve 2005 yılında ihracat ithalatın % 37,6’sını karşılayabilmiştir. Burada özellikle büyük işletmelerin ithal ettiği biçer-döner, harman makinası, silaj makinası, ilaçlama ve yem hazırlama, süt sağma makinaları, pamuk hasat makinaları önemli bir yer tutmaktadır. Ayrıca ithal edilen makina ve aletler genellikle teknolojik yapısı gelişmiş olan ürünlerdir. İhraç edilen ürünler ise benzeri yabancı markalara göre oldukça düşük değerlerle satılmaktadır.

Son olarak mekanizasyonun gelişmesindeki bir çarpıklığı daha ortaya koymak zorunluluğu vardır. Dünya genelinde tarım makinalarında pazarın % 50-55’i ekipmanlar, % 30-35’i traktör, % 10-15’i yedek parçalardan oluşmaktadır. Türkiye’de ise % 50-55’e yakını traktör, % 30-35’i ekipman ve geri kalanı yedek parçalardır. Bu farklı trend traktörlerin tarım dışı amaçlarla kullanıldığını, ekipman kullanımının istenilen düzeyde olmadığını ortaya koymaktadır. Bu durumda ithalata ağırlık veren bir ekipman politikasının izlendiği ortaya çıkmaktadır.

Tarım alet ve makinaları üretimi sektöründe, traktör dışındaki ürün gruplarında iç pazar tamamen ithal mallarına açılmıştır. Özellikle yüksek katma değerli makinalar, işletmelerin yapısı ve büyüklüğü, tarımsal ürün paterni dikkate alınmaksızın ithal edilerek tarımsal üretimin mekanizasyonu dışa bağımlı kılınmıştır. Çiftçinin alım gücünün düşmesi, tarımsal desteklerin azalması ile büyük işletmeler mekanize olurken küçük topraklarda verim düşümlüğü ortaya çıkmıştır. Tarım makinalarının ihracatı ise düşük katma değerli malların ağırlıkta olduğu bir gelişme göstermektedir. Bu durum Türkiye’nin tarım politikasının, her alanda yeniden yapısallaşma ihtiyacına yönelik, GSMH içindeki payını artıracak ve mekanizasyonu sağlayacak biçimde ele alınmasını zorunlu kılmaktadır.

Please follow and like us:

Tarih: Mayıs 15, 2018, kategoriler: Basın açıklamaları Yazar: