Makina Sanayi Sektör Platformu” ve Makina İmalat Sanayi Üzerine Yaptığı Değerlendirme

TMMOB Makina Mühendisleri Odası

Yönetim Kurulu Başkanı Emin KORAMAZ’ın

Orta Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçılar Birliği

Yayını MOMENT Dergisi İçin

Makina Sanayi Sektör Platformu” ve

Makina İmalat Sanayi Üzerine Yaptığı Değerlendirme

(24.04.2008)

Öncelikle, Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri tarafından oluşturulan ve içinde Odamızın da yer aldığı Makina Sanayi Sektör Platformu’nun son derece olumlu bir girişim olduğunu belirtmek istiyorum.

Odamız, makina imalat sanayii üzerine önemli birikimler oluşturmuş bir meslek örgütüdür. İki yılda bir gerçekleştirilen ve 2007’de dördüncüsünü düzenlediğimiz “Makina Tasarımı ve İmalat Teknolojileri Kongresi” ile sürekli olarak güncellenen “Makina İmalat Sanayii Sektör Araştırması Oda Raporu”nda sektörü çok yönlü olarak irdeliyor, sorunlarını tespit ediyor ve çözüm önerileri dile getiriyoruz.

Makina Sanayi Sektör Platformu, katılımcı bir çalışma perspektifi ile bu ve benzer birikim, çalışma ve önerileri gündemine alıp değerlendirirse makina imalat sanayi ve dolayısıyla imalat sanayi ve ülkemiz lehine gerçekten olumlu sonuçlara ulaşmak olanaklı olacaktır.

Odamız bu nedenle Yönetim Kurulu Sekreterimiz aracılığıyla son Platform Toplantısına kapsamlı bir özet metin sunmuştur. Ben de Moment Dergisi aracılığıyla aşağıdaki temel saptamaları sektörle paylaşmak istiyorum.

Sektörün AR-GE harcamaları şu anda % 1 gibi düşük bir düzeydedir. Oysa makina imalatında daha yüksek katma değer ancak Ar–Ge ve inovasyon alt yapısının geliştirilmesi ve özgün tasarım yeteneğinin oluşturulması ile gerçekleşecektir.

Bunun gerçekleşmesi de sektörde kalifiye işgücü istihdamının artırılması ile olanaklıdır. Fakat Türkiye’deki işletmelerin büyük bir bölümünü oluşturan 200.000’i aşkın küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşunda mühendis istihdam geleneği oluşturulamamış durumdadır. Makina imalatında mühendis istihdamı oldukça düşüktür, toplam istihdam içinde mühendis oranı % 1,5’tur. Aksi olması gerekirken, sektörde niteliksiz işgücü oranı yüksektir ve % 67,9’u bulmaktadır. Bu durum mühendis yoğun bir sanayi için kolay kabullenilecek bir tablo yaratmamaktadır.

Makina imalat sanayinin Türkiye imalat sanayi içindeki payı, 2006 yılında % 4,7; toplam sabit sermaye yatırımları içindeki payı da yalnızca % 2,2’dir. Ülkemizde firmaların önemli bir kısmı düşük ve orta-düşük teknoloji kategorisindeki makinaları üretmektedir. Ancak aynı kategoride üretim yapan Çin, Hindistan, Malezya gibi ülkelerin fiyatlarının daha düşük olması, Türkiye’nin önüne ciddi bir seçimi dayatmaktadır: Kısaca Türkiye ya daha ileri bir teknoloji üretimi kategorisine geçecek ya da düşük fiyatlı fason üretimle çalışacaktır.

Makina imalat sanayinin son altı yıllık büyüme hızları ile kapasite kullanımı oranları önemli gerçeklere işaret etmektedir.

MAKİNA İMALAT SANAYİİNDE BÜYÜME ORANLARI

VE KAPASİTE KULLANIMI (%)

YILLAR

BÜYÜME ORANI (%)

KAPASİTE KULLANIMI (%)

2002

21,3

79,5

2003

31,9

80,5

2004

21,0

84,9

2005

17,2

78,9

2006

12,1

76,4

2007*

10,2

77,1

Kaynak: DPT 9. Plan ve İGEME Sektör Raporu.

* Kesinleşmemiş tahmini değer.

Tablodan görüldüğü gibi büyüme hızları 2003’ten itibaren kapasite kullanımı oranlarıyla birlikte düşüş göstermektedir. Bu durumun uygulanan sanayileşme politikasını da içeren ekonomik politika ile yakından ilgisi bulunmaktadır. Zira uygulanan yüksek faiz ve düşük kur uygulaması ihracatı frenlemekte, maliyetleri artırmakta, bu da üretimin büyüme oranlarını aşağıya çekmektedir.

2004 yılından itibaren üretim büyüme oranı ve ihracat artış hızı düşmeye başlamış, ithalatta ise büyüme hızlanmıştır. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2001’den itibaren sürekli artış göstermiş, ancak iç pazardaki ithal ürün payı da artarak 2006 yılında % 53’e ulaşmıştır. Bu da ithalatta yatırım ve ara malı ürünlerinin yurt içi üretime karşı önemli bir üstünlük kazandırdığını göstermektedir.

Makina imalat sanayiinin ihracat içindeki ürün grupları incelendiğinde, özel makinalar grubunun toplam ihracat içindeki oranının oldukça düşük olduğu görülmektedir. Motor ve aks parçaları ile aksesuar, aksam ve yedek parçalar ihracatın ağırlığını oluşturmaktadır.

Türkiye sanayisi, özel olarak da makina imalat sektörü düşük teknolojik ürünler imal etmektedir. Bu durum ihracata da yansımakta, düşük ve orta–düşük teknolojik ürünlerin Türkiye ihracatındaki payı % 73 olmaktadır. Makina imalat sektörünün ithalatı ele alındığında, son iki yılın dağılım oranlarının en önemli noktalarından birinin katma değeri yüksek ürünlerin ithalata, katma değeri düşük ürünlerinse ihracata esas olduğu görülmektedir. Bu durum makina imalat sanayinin yapısal değişimini gündeme getirmektedir.

Diğer yandan sektör son yıllarda zorlu bir rekabete zorlanmıştır. Yıllara göre makina imalatı önemli oranda artarken, yerli imalatın yurt içi satışları sürekli azalış göstermektedir. Bu oran 2006 yılında % 60 olmuştur. Böylece talep ithal makinalara kaymıştır. Yerli üreticiler bunu ihracat ile karşılamaya çalışmakta ancak “yüksek faiz, düşük kur” politikasından dolayı maliyet/kalite optimizasyonu yapmakta zorlanmaktadırlar. Bu durum KOBİ’lerin aleyhine işlemektedir.

Bir başka tehlike sinyali ise ara malların ithalatının giderek artması ve makina imalatçılarının fiyat nedeniyle ucuz ara mal ithalatını tercih etmeleridir. Böylece ithal girdi oranı yıllara göre artmakta ve yan sanayi çalışamaz duruma gelmektedir. Bu durum üretimin durmasına kadar gidebilecektir.

Bu saptamalardan hareketle bazı önerilerimizi şöyle sıralayabilirim:

  1. Makina imalat sanayi önemli bir yol ayrımının başlangıcındadır. Özgün ürüne yönelik, katma değeri yüksek, orta yüksek teknolojiyi uygulayacak bir sanayi yapılanması kurmak ve AR-GE harcamalarını en az % 1,5 a ulaştıracak bir alt yapı oluşturmak gerekmektedir. Makina imalat sanayinin AR-GE ve inovasyon alt yapısının kurularak geliştirilmesi, rekabet düzeyinin artmasını ve önemli ölçüde katma değeri yüksek ürünlere yönelmesini sağlayacaktır. Makina imalat sanayi öncü misyonuna yaraşır biçimde, dışa bağımlı yapısından kurtularak bu dönüşüme hazır olmak zorundadır. Başka türlü küresel rekabete girmek olanaklı değildir.

  2. Makina imalatında mevcut teknolojiden maksimum yararın sağlanması, bunun için bilimsel kurum, üniversite, ilgili Oda ve sektör dernekleri ile çok ciddi bir işbirliği yapılması gerekiyor. Sektör Platformu bu konuda öncülük yapmalıdır.

  3. Gerek ürün gerekse yönetim teknolojilerinin geliştirilmesi ve etkin kullanımı için kaliteli insan gücüne dayalı personel ve eğitim politikaları uygulanmalıdır. Burada özel olarak mühendislere yer verilmesi ve mühendis istihdamının artırılması sektör için bir zorunluluk olarak algılanmalıdır.

Makina imalatında yeni ürünlerin tasarımı ve/veya inovasyon için en önemli kaynak kullanıcı unsur etkin mühendislik hizmetidir. Türkiye’de makina imalatçıları bu kaynağı ihmal etmektedirler. Oysa nitelikli/yüksek nitelikli işgücüne dayalı ürün geliştirme; maliyetleri optimize edecek ve AR-GE çalışmaları rasyonel kılınabilecektir.

  1. Tekstil makinaları, gıda makinaları, iş ve madencilik makinaları gibi alt sektörlere yatırım yapmak gerekmektedir. Bunlar genellikle orta-ileri teknoloji grubunda yer alan makinalardır.

  2. İhracat yaptığımız makina sanayi ürünleri arasında ileri teknoloji ürünleri oranları bugün için % 5’i aşmamaktadır. Önümüzdeki iki ya da üç yıl içinde bu oranın en az % 12’ye çıkarılması hedeflenmelidir.

Son olarak, Makina İmalat Sanayi Sektör Araştırması Oda Raporu’nu yakında sizlerle paylaşacağımızı belirtmek istiyorum.

Teşekkür eder, yayın yaşamınızda başarılar dilerim.

Please follow and like us:

Tarih: Mayıs 17, 2018, kategoriler: Basın açıklamaları Yazar: