TBMM’de GÖRÜŞÜLMEKTE OLAN İŞ YASA TASARISI..

BASINA ve KAMUOYUNA 08 Mayıs 2003

TBMM’de GÖRÜŞÜLMEKTE OLAN İŞ YASA TASARISI KÖLELİK DÜZENİ GETİRMEKTEDİR. BU YASA DERHAL GERİ ÇEKİLMELİ ve TÜM ÇALIŞANLAR İÇİN DEMOKRATİK BİR YASA HAYATA GEÇİRİLEREK İŞ GÜVENCESİ SAĞLANMALIDIR.

AKP çalışandan emekçiden ve yoksuldan yana olacağını ifade ederek Kasım 2002 iktidara geldikten sonra tüm vaatlerini unuttu. Mart 2003 tarihinde AKP hükümeti tarafından İş Güvencesi Yasasının ertelenmesini Cumhurbaşkanının onayına sunmuştu. Ancak Cumhurbaşkanının tasarıyı TBMM’ne geri göndermesi ile iş güvencesi yasası yasallaşmış oldu. İş güvencesi yasasından rahatsız olan sermaye çevreleri ve AKP Hükümeti bu günlerde İş Yasasını TBMM’ne sevk ederek görüşülmesine başlandı.

İş Yasası tasarısı, esnek çalışma sistemini yerleştirmek hedefiyle hazırlanmıştır. Tasarıyla esnek hale getirilen sadece çalışma ilişkileri olmayıp, ücretler de esnekleşmeden payını almaktadır. Esnek çalışma modelinin bir gereği olarak işgücü çekirdek ve çevre işgücü olarak ikiye bölünmektedir. Çekirdekte yer alanlar sayıca az, iş güvencesi ve sendikal haklara kağıt üstünde olsa da sahip işçilerden oluşmaktadır. Tasarının tüm olumsuzluklarının yanında çok önemli sayılamayacak, taşeronlaşma hilesi ile sendikalaşmayı ve işverenin işçi ile ilgili maddi yükümlülüklerini ortadan kaldıran bazı uygulamalara sınırlama getirilmesi ve işverenin, işçinin iş güvencesini en düşük seviyeye indiren “tazminatını ödeyerek işten çıkarma” hakkına bazı hukuki engellerin konulması gibi düzenlemeler de mevcuttur. Çevre işgücünde ise hiçbir güvence ve sendikal hak bulunmamaktadır.

Tasarı, iş hayatındaki işçi aleyhine fiili ve mevcut uygulamayı yasalaştırmaya çalışırken diğer yandan var olan yasal hakları ortadan kaldırmaktadır. Bunun en açık örneklerinden biri fazla mesai ödemelerinin ortadan kaldırılmasıdır. Esnek çalışma sisteminin doğal sonucu olarak haftalık çalışma sürelerinin düzenlenmesi prensibi terk edilerek yerine denkleştirme ilkesi getirilmekte ve bunun sonucu olarak günlük fazla mesai çalışmalarının karşılığı ortalama haftalık çalışma süresi içinde eritilmektedir. Ücretler çalışma süresiyle doğrudan bağlantılı hale getirilerek, çalışma sürelerinin kısaltılması ücret indirimleriyle birlikte gerçekleştirilmektedir. Kanun tasarısının genel metninde de işverenin işçi istihdamında kayıp zamanı en düşük seviyeye çekmeye yönelik uygulamalarına izin verebilecek ve işçinin bir an dahi boş kalmadan çalıştırılmasını sağlayacak, üstelik bunu fazla mesai ödemeden ya da çok az fazla mesai ödeyerek yapabilecek, işverenlerin yeni eleman almadan aralarında yardımlaşarak işçi ödünç verme yolu ile ek işgücü sağlayacak, en az işçi ile en çok verimi elde edebilecek düzenlemeler bulunmaktadır. Bu durum; işçiyi üretimin diğer girdileri ile tamamen özdeş tutan, işin en ucuza ve verimli yapılmasını sağlayacak tedbirleri öne çıkararak işçinin üretimin diğer faktörlerinden ayrı olarak “insan” olduğu gerçeğini göz ardı eden uygulamaların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Fazla mesailere ek olarak, kıdem tazminatına ilişkin olarak getirilen düzenleme de var olanı ortadan kaldırmaktadır. Fondan yararlanma koşulları daraltılmış, fon bir emeklilik ikramiyesine (“ölüm tazminatı”) dolayısıyla işçi sınıfının sınıfsal bir kazanımı, bireysel tasarrufa dönüştürülmüştür. Tazminat miktarlarının belirlenmesinde getirilen usuller ise maddi kayıplara neden olacak içeriktedir.

Hazırlanan Yasa Tasarısı ile küresel kapitalizm sürecinde egemen güçlerin sürekli olarak hayata geçirmeye çalıştıkları esnek üretimin / çalışmanın yasalaşması sağlanmaktadır. Esnek çalışmaya ilişkin düzenlemeler ve Kıdem Tazminatını budayan yeni öneriler ile iş hukukunun “işçiyi koruma ilkeleri “ ve “işçi lehine yorumu” özellikleri ortadan kaldırılmaktadır. Genel anlamda İş Kanunlarında güçlüye karşı güçsüzün korunması, emeğin ana değer alınması ve yasaların çalışanlar yararına olanak sağlayacak biçimde düzenlenmesi temel ilkesinin göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ancak hazırlanan İş Kanunu Tasarısında çalışanlar değil, işverenler gözetilmiştir. Bu çerçevede 1971 yılından beri yürürlükte olan 1475 sayılı İŞ KANUNUN içerik olarak hazırlanan İş Kanunu Tasarısından daha ileride olduğu açıkça görülmektedir. Siyasal iktidarların İş Güvencesi konusundaki taahhütlerine (taahhütler çalışanlara değil yukarda da belirtildiği gibi IMF, DB, gibi emperyalist tekellere verilen taahhütlerdir) rağmen hazırlanan taslakta iş güvencesinin ortadan kaldırılması söz konusudur. İş Güvencesinin belirgin özelliği işçiyi korumanın yanı sıra işverenin neler yapamayacağının da açıkça belirtilmiş olmasıdır. Hazırlanan tasarıda işverenin neler yapmayacağı konusu soyut ve yoruma açık bırakılmıştır. Böyle bir süreçte çalışanlar için öncelikle, İş Güvencesi talebinin öne çıkarılması gerekmektedir.

TBMM’de görüşülmekte olan İş Yasası tasarısında İş Güvencesinin uygulanacağı İşyerlerinde 10 işçi çalıştırma koşulu varken 6 Mayıs 2003 tarihinde TBMM’de yasanın görüşülmesi sırasında AKP iktidarı tarafından bu sayı 30’a çıkarılmıştır. Çalışanların yıllardır mücadele ederek elde etmeye çalıştıkları İş Güvencesi böylelikle yok edilmeye çalışılmaktadır.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası;

  • Üyelerinin ve tüm çalışan kesimlerin “çalışma ve örgütlenme hakkını” güvence altına alan İş güvencesi yasasının sayı gözetilmeksizin tüm iş yerlerinde uygulanmasını,

  • Bu günlerde TBMM’de görüşülmekte olan İş Yasasının derhal geri çekilmesini ve çalışanları gözeten yeni çağdaş bir yasa tasarısının ilgili sendikalar kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanarak kabul edilmesini talep ediyoruz.

Saygılarımızla,

TMMOB MAKİNA MÜHENDİSLERİ ODASI

Oda Sekreteri

Ali Ekber ÇAKAR

Please follow and like us:

Tarih: Mayıs 14, 2018, kategoriler: Basın açıklamaları Yazar: